Ölüm vardı başlangıçta Katışıksız ve en sessiz olan Çıkışı arayan beceriksiz fareler gibi Yok oluşun sınırlarında yürüyorduk anlamadan Kapı sandığımız her gölge Ayaklarımıza yeni prangalar takıyor Gözlerimizi farklı hislere alıştırıyordu Tek bilinen umutsuzluk Ulaşılmak istenense boşluktu Kimsenin hayal edemeyeceği kadar derin Ama bir o kadar da anlamsız bir boşluk Ben aralarında en zayıf olanı Nasıl yaşadım bu ana kadar bilmiyorum Tek tek düştüler önümde kar taneleri gibi Karma, şans, ya da hüzün tek başına Ne derseniz deyin buradayım ben hala Ölüm her zaman yanı başımızda Üç yorgun ve çirkin adam Üç her şeye rağmen sona kalan Bırakalım demek istiyorum, Değmez saçma sapan bir hedef uğruna Öyleymiş gibi yapalım sadece Sonra ölüyorum hepsi gibi Kime kalmış ki bu labirent dünya misali Görüyorum hala artık yokken bile Gelip geçiyor başkaları üstümüzden Artık ölüm yok yanımda- onları istiyor efendimiz Rüyalar toplanmış dışarıda Bizi çağırıyorlar sanki oyuna Tek bir kişi yeter oysa, hepimizi kurtaracak Gözlerinin güneşiyle ölümü yakacak Diye konuşurken aramızda ama kelimesiz "Umut" diye yankılanıyor sisin arasında sesi Ölümün o kimsenin duymak istemediği iğrenç sesi "Umut insanın önündeki en büyük felaket" Diyor ve yokluğumuza devam ediyoruz Sonu olmayan bir zamanın içinde Ya da sadece yalan söylüyoruz