Evet uzun (çooook uzun) bir aradan sonra Yunan Felsefesinin üç büyüklerinin sonuncusu (ama etki olarak en büyüğü) ile karşınızdayız: Aristo – ya da Aristoteles (Kimsenin ünlü tragedya yazarı Aristophanes ile karıştırmayacağına emin olduğumdan bundan sonra Sokrates ve Platon’un aksine Aristo diyeceğim lakayt olma pahasına) Aristo deyince aklınıza ne geliyor. Filozof? Mantık? Düşünen adam? Bana aslında… Continue reading (Benim Gibi ) Aptallar İçin Kolay Felsefe – 106– Aristo(teles) (ÖA Serisi)
Ay: Şubat 2022
Belki
Adım adım uzaklaşıyorum yaşamdan Dünden kalan bir beklenti gibi İnandığım şeyler var elbet benim de Ölüm mesela ya da gereksizliği şiirlerin Ben on dokuz yaşındaken hatırlıyorum, Saçma biriydim bayağı Dağınık saçlara heveslenirdim mesela Dağınık bir hayatım olmasına rağmen Kimseyi kurban etmemiştim aşk için Sevmek göreceliydi hep (hala öyle) Günler hareketli Rüzgar farklı esiyordu galiba o… Continue reading Belki
Dünya
Her yerde saçma bir yağmur Değişmeye çalışıyor dünya belki Harcanmış ömürler cebinde Göz yaşları düşüyor dört bir yandan Canlıların, binaların, tanrıların Ağlıyor her şey durduk yere Hatıralar belki de yerde biriken Onları da atıyor cebine Zor iş tabii bu değişim Emek gerek, heves gerek bir de kurban Olmuyor öyle kollarını dolayıp Ben bıktım sevgilim demekle… Continue reading Dünya
Gecenin Sonuna Yolculuk – Celine
Yeraltı edebiyatı diye adlandırılan bir tür varsa eğer (ki yokmuş, aslen Transgresyonel Kurgu olan tür ülkemizde Ayrıntı Yayınevinin çıkardığı seriyle özdeşleşmiş selpakvari) “Gecenin Sonuna Yolculuk” anladığım kadarıyla bunun ilk örneklerinden biri. 1932’de Fransız okurunun karşısına çıktığında arada bazı bet sesler çıksa da, büyük bir kesim tarafından çığır açıcı olarak görülmüş ve aynı yıl ülkesinde Renaudot… Continue reading Gecenin Sonuna Yolculuk – Celine