Geçen yüzyılda buralardayım Neye yaradığımı bilmesem de. Politize değilim şimdiki gibi Timsahlar, mavi papağanlar Boğulmam garanti değil ama sanki Arıyorum zamanla aynı anda Gri ya da mor bir gökyüzünün altında Masmavi bir kralın emriyle Yıkıyorlar beni ayakkabılarımdan başlayarak Cebimde anılar bugünlerden kalan Beynimde kum taneleri, Kansas rüzgarından Çok hatam oldu, çok göz yaşı Bırakmalıydım belki… Continue reading Yüz Yıl Önce
Hayatı Kullanma Kılavuzu 289160014477
Tebrikler, yeni bir can kazandın. Aşağıdaki direktifleri eksiksiz bir şekilde uygularsan hepimiz bu süreci kazasız belasız atlatırız. Şimdiden, iyi yaşamlar. Öncelikle 42 (Bunu her kılavuzun başına yazmamızı istiyorlar ama daha hatırlayan çıkmadı.) Bundan sonra bu gün hayatında önemli bir yer tutacak. İstemesen de seni bununla birlikte değerlendirecek çok kişi olacak. Önündeki ell.. ehh ne… Continue reading Hayatı Kullanma Kılavuzu 289160014477
İnandığımız Masallar 101-Yaratılışlar (3.Bölüm)
Evet, Titanları anlattık, tanrıları anlattık bir de insanoğlu’nun (Mankind humankind oldu herhalde ama buna insan insanı gibi bir ad verilmedi galiba. İnsanoğlu/kızı da diyebilirdim gerçi, neyse) doğuşuna geçelim eski Yunandaki. Sanki binlerce yıllık bir ara vermişiz gibi değil mi? Neyse ki “İnandığımız Masallar”a yeni başlayanlar fark edemeyecek bu boşluğu, ben de saçmalamayı kesecek kadar olgunlaşmadım… Continue reading İnandığımız Masallar 101-Yaratılışlar (3.Bölüm)
J.Alfred Prufrock’un Aşk Şarkısı -T.S.Eliot (Başka Bir Çeviri)
S’io credesse che mia risposta fosse A persona che mai tornasse al mondo, Questa fiamma staria senza piu scosse. Ma percioche giammai di questo fondo Non torno vivo alcun, s’i’odo il vero, Senza tema d’infamia ti rispondo.[1] Hadi gidelim o zaman, sen ve ben Akşam gökyüzüne doğru yayılırken Uyuşmuş [2]bir hasta gibi ameliyat masasında, Hadi, geçelim o bildik tenha sokaklardan… Continue reading J.Alfred Prufrock’un Aşk Şarkısı -T.S.Eliot (Başka Bir Çeviri)
Inferno-11 (Demek İlahi Komedya’yı da Okumaya Niyetlendin!)
“Biraz ara vereceğiz inişimize, duyularımız bu pis kokuya alışsın diye; burnumuz duymaz olur, alışınca iyice.” Merhabalar, şimdiden söyleyeyim bu bölüm diğerleri gibi bol resimli, maceralı ya da cehennem yaratıklarıyla dolu olmayacak. Hani televizyon dizilerinde filler episode (doldurma bölümü?)’lar olur, ana senaryoya katkısı olmaz sadece vakit geçirmek bir hafta daha öteye gitmeye yarar, bu da öyle… Continue reading Inferno-11 (Demek İlahi Komedya’yı da Okumaya Niyetlendin!)
(Benim Gibi ) Aptallar İçin Kolay Felsefe – 106– Aristo(teles) (ÖA Serisi)
Evet uzun (çooook uzun) bir aradan sonra Yunan Felsefesinin üç büyüklerinin sonuncusu (ama etki olarak en büyüğü) ile karşınızdayız: Aristo – ya da Aristoteles (Kimsenin ünlü tragedya yazarı Aristophanes ile karıştırmayacağına emin olduğumdan bundan sonra Sokrates ve Platon’un aksine Aristo diyeceğim lakayt olma pahasına) Aristo deyince aklınıza ne geliyor. Filozof? Mantık? Düşünen adam? Bana aslında… Continue reading (Benim Gibi ) Aptallar İçin Kolay Felsefe – 106– Aristo(teles) (ÖA Serisi)
Demek Ulysses’i Okumak İstiyorsun?
Demek Ulysses’i okumak istiyorsun sorusuna verilen cevap genelde kolay gelsin oluyor. Zor bir kitap Ulysses edebiyatla hafiften haşır neşir olan herkesin bildiği gibi. Eleştirmenler, okuyucular ya da bloglarında kitabı inceleyenler demiyor sadece bunu. Joyce’un kendisi profesörlerin yüzyıllarca ne demek istediğini tartışacaklarını iddia ediyor olanca ukalalığıyla. Evet, adam çalışmış, yazmış, birçok şey denemiş, bir çok farklı… Continue reading Demek Ulysses’i Okumak İstiyorsun?
Amuduna Dünya
Tepetaklak yaşıyorduk bu hayatı Hayaletler, örümcekler ve biz Kendimize verilenle yetiniyorduk Kandırdılar ama en baştan beri Sözde meyvesiydik yüce bir aşkın Mandalina bile daha faydalı insanlığa Ne zaman üşütsek portakal yedirdiler bize Ne zaman bir şey aksa beynimizden ayaklarımıza Çevirdiler hiç acımadan öteki tarafa Tepetaklak değil ama Onu biz istedik, öyle yaşamayı Yarışa başlayan peygamber… Continue reading Amuduna Dünya
İsimsiz (başka bir şiir)
Belki de Korkak değilim yeterince Uyanıp seni göreceğim için Korkmuyorum belki yeterince Uçamıyorum yeterince belki Saçma bir jukebox hafızam Kimsenin para atmadığı Ve çalmıyor beni haliyle Sözlerini kimsenin bilmediği (Yine) saçma sapan bir şarkı gibi Yalan yanlış tahminler Knight mı dedi night mı? Kesin moon'dur bu, seviyor ayı Biz koyalım mı diye başlıksız bıraktı Yok,… Continue reading İsimsiz (başka bir şiir)
Saçma Rüyalar
Saçma rüyalar görüyorum yine Denizler,nehirler diğer her şey Ve bir de kocaman ay başıma çarpan Kimse dinlemiyor bizi Kimse korkmuyor bizim gibi Kimse öpüşmüyor artık Ben, tam olarak ben değil aslında Sen, tam manasıyla sen değil ama Bahar bir de , tam olarak son değil Ne öldürebilir bizi Saçma bir yağmurdan başka Ya da saçma,… Continue reading Saçma Rüyalar
Uzuyor Günler
Günler uzuyor yavaş yavaş Tek bir kurşun geceden kalan Dans eden gölgeleri ıskalıyor Biliyorum Yeterince tuzlu değil hiç bir şey Bir aspirin istiyorum Aspirin mi kaldı artık? Tüm çiçekler güneşle dönüyor Ayçiçeği mi kaldı artık, diyorum Tüm rahipler bana gülüyor Bulutlara yüklenmiş dualar Benim için kalmamış ama Bir tane sana, bir tane ona Karanlık taraftan,… Continue reading Uzuyor Günler
Gülümsüyor İnadına
Bir resim Garip bir bahçe Yüzyıl bitiyor delirmesine Suç büyük Oyuncak sanki elindeki Yüzüyor göller, yüzüyor binalar Dünya var sanki elinde Gülümsüyor inadına Ölüm sanki dişlerinin arasında Gidiyorum, gidiyoruz Küçük bir kuş, mavi tavşanlar Uzağa gidiyoruz Yuvarlanan halılarla Uçan bahçelerle kaçıyoruz Bir kaç can parçası, bir kaç inci Anlamıyoruz Koşuyoruz, ağlıyoruz, üşüyoruz Gülümsüyor inadına, yaklaşıyor… Continue reading Gülümsüyor İnadına
Pembeden Siyaha
Pespembe bir hayat bu Siyaha boyamak istediğim Samimiyetsiz gülüşlerinizi Tek tek yakacağım İnandığım dünyanızı Gölgelerden dışarı atacağım Niyetim yok bir şeyleri değiştirmeye Her şey, herkes mavi ve titreşiyor olsa da Kanasa da kış dört köşeden İnanmış olsam da bir zamanlar size Çok kolay benim için, bilirsiniz Her şeyi bırakmak böylr gidişine Aksak bir düzen bu… Continue reading Pembeden Siyaha
Öldüm mü?
Sarsak sarı hayatlar Soluk bembeyaz suratlar Hangimiz yaşıyor, hangimiz ölü Kim biliyor gerçekte dünü Kırık parçalanmış bir canavar Dökülüyorum her bir kelimeyle Söylemedi kimse biteceğini Hazırlamadı karanlığa Uyanabilecek miyim artık Bitecek mi yalanlar Yapış yapış bacaklar Kükürt mü kokuyor burası Nefes almaya çalışan bir köpek Ruhunu satmış, bağırsaklarını Bitiyorum yavaş yavaş Satıyorum bedenimi, satıyorum Dişlerimi,… Continue reading Öldüm mü?
Dört Kişilik Yalnızlık
Dört yüz var masada oturan Bulanık ama tepsiyi taşıyan adama hepsi Uzak yerleri düşündüğünden belli Şarkıyı da dinlemiyor garson Boyunu aşan şeylere şu an ilgisi Dört değişik insan var masada. Bildik bir şarkı söylüyor sahnedeki Her akşam aynı, aradan sonraki dördüncü Birkaçı ağlıyor kalanı uzaklarda Ne zamandır ıslanmamış gerçi onun gözleri Dört farklı siluet uzaktan… Continue reading Dört Kişilik Yalnızlık
Geceden Kalan
Yıldızları göremiyorum bu parlak ışıkların altında Ama herkes gidip ışıklar söndüğünde O koyu mavi dökülüyor parça parça üzerime İşte o an seni bulmak için yukarı baktığımda Orion gülümsüyor sanki hiç bir şey yokmuş gibi İncindin mi, üzüldün mü, vaz mı geçtin, ne olur söyle Yediğin en saçma meyve bu muydu bu gece Ya da yaz… Continue reading Geceden Kalan