Parkta

Parktasın. Hani o, dışarı her çıktığında önünden geçerken kaçamak bir bakış attığın, ama bir türlü giremediğin park. Onunla karşılaşmaktan korktuğun yer. Gelincik yaprakları uçuşuyor gözünün önünde. Yaprak denir mi bunlara, parçalanmış çiçekler mi yoksa sadece? Titriyorsun, sıcak oysa hava, oldukça sıcak. İnce bir gömlek var üstünde karşı bankta oturan çiftin aksine. Kollarını sıyırmışsın ama hissediyorsun… Continue reading Parkta

Çay ve Rıhtım ve Piyano ile Kaybetmek

“Mersin limanında, rıhtımdaki Romen bandıralı konteyner gemisine yükleme yapılırken, kilidi kırılan konteynerden düşen bir piyano, oradan geçen çay yüklü bir kamyonun kontrolünü kaybederek denize uçmasına sebep oldu. Kayıp ve arama çalışmaları devam ediyor” Ne kadar saçma bir haber dedim kendi kendime ve televizyonu kapattım. Suratımda başarmanın verdiği tatmin nedeniyle oluşan çarpık bir gülümseme olsa da,… Continue reading Çay ve Rıhtım ve Piyano ile Kaybetmek

Geç Kaldım

Geç kaldım deyip duruyordu kendi kendine, tavşanları sevmeyen kadın. Nereden başlayacağını bilmiyordu aslında. Dünyanın bir toz bulutu olduğu yıllar çoktan beri geride kalmıştı- biliyordu bunu, ama daha sona ermemişti de her şey. Eskiden olan hiç bir şeyi hatırlayamaması kendi suçu değildi, Henry Mancini miydi o sevdiği besteci- bak bunu hatırlıyordu işte. Boş ver dedi Mancini'yi,… Continue reading Geç Kaldım