Yazarken

Düşünüyor insan yazarken- gerçekten bunları benden başka okuyacak kimse var mı diye. Yani laedri olarak gönderebilirim tabii ki her daim dünyaya, ama benim altımda benimle alay etmeden okuyacak, benim yazdığımı bilecek… İşte burada duraksıyor insan. Etrafta başkaları da varken yazmak çok garip değil mi? Sanat sanat içinse yazmak da benim için sadece. Diğer herkesi, ıvır… Continue reading Yazarken

Bekliyorum

Bir ağacın dibine oturduğum geceyi hatırlıyorum, bir öyküdeki yara izini farkettiğim gece. Siyaha doğru düştüğüm başka bir gece sadece ısrarla yeşilin tonlarını gözüme sokmak isteyenler var oysa Bu sadece başka bir hikaye, basit aşka dair, yüce şeyleri içermeyen ya da olabildiğince yüce olan Ceviz incir ağaçlar unutur. Rüzgar oysa, oradan buraya aktarır sevdalıların şarkılarını. İngilizce,… Continue reading Bekliyorum

Kötülük Üzerine Bir Deneme

Madem Eagleton yapmış ben de yapacağım diye atlıyorum hemen. Benim ondan neyim eksik değil mi Oxford’da profesörlük seviyesinde birkaç dalda uzmanlık ya da birkaç kürsü, ukala ukala konuştuğu bir çok kitap ya da .. neyse yani Kenan Evren modunda ben de çizerim diyorum ve giriyorum ben de kötülüğe. “Edebiyat nasıl okunur?”muş, sana mı soracağım nasıl… Continue reading Kötülük Üzerine Bir Deneme

Cumhuriyet’e

Günaydın Cumhuriyet. Gerçi sana dede demem lazım galiba ya da nine demem (İki yıl sonra dalya diyeceksin en amiyane tabirle). Aslında puantiyeli elbisesiyle "Liberte, Egalite, Frantelite" diye Fransız bayrağını neşeyle sallayan Republique'nin yanında seni hep bıyıklı bir erkek olarak düşündüm ben. Bıyığının şekli dönemden döneme değişse de o kızgın bakışların sadece doğum günlerinde yumuşuyordu sanki.… Continue reading Cumhuriyet’e

Bilinmeyen Marilyn

Marilyn Monroe’nun yukarıdaki fotoğrafını görmüş ve gülümsemişsinizdir eminim daha önce. Gazeteciler çoğunlukla bir karşıtlık, tezatlık (eş anlamlı kelimeleri böyle kullanmak daha artistik oluyor, pratikte hiç bir olayı olmasa da:) yaratmak için  kullanırlar bu resmi. Edebiyat tarihinin en zor kitaplarından biri bu aptal sarışının elinde! Öyle mi gerçekten? Aptal mı? Sarışın mı? Zor mu kitap? Gerek… Continue reading Bilinmeyen Marilyn

Hayat – Başka Bir Bakış Açısı

Antik çağlardan beri – ilk orta yeni yakın şimdi kısaca her çağda – filozoflar hayat hakkında tartışıp durmuşlar. Nedir hayat, niye? Benim de zamanında bolca girmişliğim vardı galiba konuya. Peki şimdi ne oldu da bununla ilgili – yeniden- ahkâm kesmeye başladım (Ya da başlayacağım)? Bir şey mi değişti eski çağlardan, eski yazılarımdan beri? Bilmiyorum belki… Continue reading Hayat – Başka Bir Bakış Açısı

Ur-Faşizm ve İçinde Bulunabilecek 14 Öğe ya da Eco’ya Göre Faşizm

Umberto Eco’nun 1994 yılında NY Review dergisine yazdığı bir makale var Ur-Fachism diye. O bildiğimiz samimi diliyle faşizmi anlatıyor Eco, ama İtalyan Faşizmi, Nazizm ya da Stalin Totalitarizmi değil. Politik ya da ideolojik olarak farklı görüşler içerse de, faşist yönetimlerde ortak bazı şeyler olduğunu söylüyor ünlü yazar ve bunu Ur-faşizm ya da Ebedi Faşizm olarak… Continue reading Ur-Faşizm ve İçinde Bulunabilecek 14 Öğe ya da Eco’ya Göre Faşizm

Roberto Boleno’dan Öykü Yazma Tavsiyeleri

(Electric Cereal'den çeviri) Kırk dört yaşına geldiğime göre, artık öykü yazma sanatıyla ilgili tavsiyeler verebilirim. 1. Öyküleri asla teker teker yazma. Kendini son nefesini vereceğin güne dek aynı öyküyle cebelleşirken bulabilirsin. 2. En iyisi aynı anda üç ya da beş öykü yazmaktır. Eğer yeterli enerjin varsa aynı anda dokuz veya onbeş tane deneyebilirsin. 3. Dikkatli… Continue reading Roberto Boleno’dan Öykü Yazma Tavsiyeleri