En az Haziran kadar zor Henüz sıcak güneş kadar Siluetler, silik yaşanmışlıklar Üç köşesinde yurdumun Tavanda kanat çırpan kelimeler Kimi yalnız, kimi buruk Çiseliyor teki, farkında mı bilmiyorum Açıyorum gözlerimi Üzgün yüzler, üzgün ve boş Üzgün ve boş, en az hayat kadar Dönüyor ama hala dünya Dönüyor inadına, bilmiyor sanki Dışarıda bir düğün konvoyu Uzakta bir masada akşamüstü rakısı Başka bir evrende gülüşen çocuklar Henüz gitmemiş orada Gelmemiş Haziran Düşmemiş daha ateş Açıyorum gözlerimi Üstüme geliyor ev Anılar fışkırıyor çekmecelerden Dönüyor dünya inadına Bağırıyor kör Süreya geçmişten Sizin hiç babanız öldü mü diye Ölmemişti diyorum Ölmemişti Haziran gelmeden önce