“Hayvanat Bahçesi” terimi hayvanat bahçesinin hayvanat bahçesi. Bir fıskiye suyun hayvanat bahçesi, şarkı sesin hayvanat bahçesi, mızıka Neil Young’uın sıcak nefesinin hayvanat bahçesi, vajina bebeğin hayvanat bahçesi. Bebek, kız bebek, vajinanın hayvanat bahçesi. Gül, gülün kokusunun hayvanat bahçesi, gülün kokusu kafesini sallıyor, hayvan bakıcısı kanayan bir şey atıyor ona, kanayan bir şey yeterli değil ama bir ufaklık gül kafesinin içine düşüyor, o ufaklık tamamen yeniyor, adı Rilke’ydi, tüm gazeteler yazdı. Çam ağacından küçük bir kutu, diye yazdı gazeteler onun hayvanat bahçesi artık. Sonra tüm çocuklar yapmaya başladı, menekşenin kafesine düşmeye, menekşe kokusunun uyuduğu mağaraya yaklaşmaya, kafalarının onun pençesiyle uçurulmasına. Neil Young aynısını bir düğün çiçeğine yaptı ve yüzü tamamen parçalandı. Müzik hayvanat bahçesinin içinde salındı, tüm özlemin ondan kaçmasını ve dünya üzerinde tozutmasını sağladı, bir düğünçiçeğinin kokusunun görüntüsün tamamı Neil Young’ın yüzünü yeniden düzeltirken, evcil hayvanlara rastgele saldırdı,yatağımda uyurken bana saldırdı, şiirlerimin mutlu geveze sonlarına saldırdı. Neil Young’ı bile şiire koyabilir miyim? Sonsuza kadar burada tutsak mı kalacak? Benim sesim şu anda bunun hayvanat bahçesi, ve bu onun içinde oldukça tempolu gidiyor, kaçmayı da oldukça istiyor, ve tekrar sıcak kan yemeyi ve eve gitmeyi, ve yürüdüğüm her rahatsız yol boyunca hayvanat bahçelerine karşı bir savım ben. Hayvanat bahçesi çok zalim . Hadi her şeyi dışarı çıkaralım ve vahşi doğada yaşasınlar. Hadi tekrar kendisi için avlansın. İnsan elinin pis kokusunu üzerinden atsın. Ama el de tutmanın hayvanat bahçesi.