Inferno-1 (Demek İlahi Komedya’yı da Okumaya Niyetlendin!)

Nel mezzo del cammin di nostra vita
mi ritrovai per una selva oscura,
ché la diritta via era smarrita.
Yaşam yolumuzun ortasında 
karanlık bir ormanda buldum kendimi,  
çünkü doğru yol yitmişti 

Böyle çevirmiş Cehennem’in (Inferno) ilk kantosunun ilk üçlüğünü Rekin Teksoy. Evet, başlıyoruz İlahi Komedyaya. Inferno –Cehennem. Tom Hanks’in oynadığı  Yerebatan sarnıcının da olduğu sıkıcı filmi seyrettiyseniz (Dan Brown ‘ın kitabından) Boticelli’nin resmini hatırlarsınız şu aşağıdaki. İşte oradaki cehennem şu an başladığımız.

Aslında Cehennem’e başlangıç doğal olarak İlahi komedyaya başlangıç oluyor. Hatta bu ilk bölümde cehennem filan yok, bir giriş sadece şiire bu. Genel gidişat 1. Tekil şahıs anlatıcı + diyaloglar. Dante’nin Terza Rima stilinde (aba–bcb- cdc- kafiyeli 11’er hece) yazdığı 45 üçlük(tercet) (son kıta dörtlük:) Ben de yazarım demeyin ben taklit etmek için epey uğraşmıştım zamanında ilk kantoyu.

Daha formata karar vermedim ama şöyle maddeli bir şey deneyebiliriz herhalde, okuması daha kolay oluyor, böyle şey olmazsa önümüzdeki kantodan itibaren düz yazıya geçeriz yine. Hadi başlayalım.

Karakterler: Dante – Vergilius

Kısa Özet: Ana karakter (Dante) hayatının ortalarında kendini dağın dibinde karanlık bir ormanda kaybolmuş buluyor. Doğru yolu bilmiyor, etrafı ağaçlarla sarılmış, ürkmüş. Bu kasvetli vadiden yukarı doğru bakınca bir ışık görüyor, hadi bakalım diye çıkmaya başlıyor yukarı ama önüne sırasıyla bir Pars (Leopar-Aslan+Panter?), bir aslan ve bir dişi kurt çıkıyor. Başta hava güzel diye devam etse önce aslandan en son dişi kurttan korkan Dante vazgeçiyor çıkmaktan ve geri dönüyor. Tam umutsuzluğa kapılmışken bir de karşısına bir şey  çıkıyor, gölge mi insan mı çözemediği, tırsıyor haliyle ama karşısındaki (Vergilius) kendisini tanıttığında Dante bu şairlerin pirini tanıyor ve selamlıyor. Dante dişi kurt yüzünden geri döndüğünü söyleyince Vergilius korkmakta haklı olduğunu ancak  bir tazının gelip kurdu kovacağını ve İtalya’yı kurtaracağını söylüyor. Daha sonra da kendisini izlemesini ve onu önce Cehenneme, sonra da Arafa götüreceğini, sıra Cennete gelince –kendisinin içeri girmesine izin verilmediği için –  onu  başka bir rehbere devredeceğini söylüyor. Dante kabul ediyor ve yola koyuluyorlar.

Kısa Açıklama: Fark edeceğiniz gibi tamamen sembollerle bezenmiş bir şiir bu. Orman var en başta, karanlık, ürkütücü, doğru yoldan uzak. Şiire bir Ortaçağ Hıristiyan Alegorisi olarak bakarsak bunun Dantenin kurtuluş yolyuunda yaptığı bir yolculuk olarak görebiliriz bunu.  Doğru yolu tanrının yolu, uyuşukluk veren ormanıysa Dante’nin günahkar hayatı olarak düşünebiliriz. Günahkar demeyelim ya da, sadece din ve ahlaktan  uzak günlük sıradan yaşam (belki de Dante’nin saptığı politik hayat)  büyük ihtimalle. Galiba eski eserlerinde de hayatı ormanı olarak simgelemiş. Yukarıda yol gösterici bir ışık var, şüphesiz tanrının ışığı, Ama tanrının yoluna girdiğinde önüne çeşitli engeller çıkıyor (aşağıda geleceğiz onlara) BU hayvanlar onu yoldan çevirdiğinde de ona insan aklı ve erdemini simgeleyen Vergilius destek oluyor. Bu özellikleri kendisinin cennete alınmasına yetmese de, Dante’yi içinde bulunduğu ormandan kurtararak bu olağanüstü gezintiye çıkarıyor.

Notlar

1 – Yaşam yolumuzun ortasında

O Cahit Sıtkı’nın 35 yaşı buradan geliyor. İncile göre bir yaşam saykılı 3 20’lik ve bir 10luk (Rakı gibi oldu böyle söyleyince “3 score and a ten” ingilizcesi) Ortası da 35 oluyor. Böylece eserin başlangıcı da 1300 yılına denk geliyor Dante’nin ömründe. Bununla ilgili bir yorum daha var ama , İncilde İşaya 38-10 şöyle diyor “ Kendi kendime dedim ki, “Ömrümün ortasında ölüler diyarının kapılarından geçeceğim,Geri kalan yıllarımı yaşamadan gideceğim.”  Fazlasıyla uyuyor değil mi.  İşte demek istediğim bu, ikisinden herhangi birisi ya da ikisi de doğru olabilir, bu kitapta bolca var böyle ayrıntılar. Bir de burada yol birinci tekil değil, bizim yaşam yolumuz. Yani bu çıkılan yolculuk sadece Dante’nin değil, tüm insanlığın yolculuğu belki de. 

2- karanlık bir ormanda buldum kendimi,

Korkmayın her mısra için böyle uğraşmayacağım, en azından öyle umuyorum 🙂  Ormanı açıklamıştım , genel düşünceyi tekrar edeyim. İnsan, doğruluk ve ahlak için bilinçli olarak çaba göstermeli ama çoğu zaman basit yaşamanın günlük işlerine o kadar dalabiliyor  ki, yavaş yavaş ahlaktan saptığı bir tür uyuşukluğa geri dönüyor. Yapılması gereken dünyevi işleri bırakıp tanrının yoluna dönmek.

8-ama ben, orada bulduğum iyilikten söz edeceğim,

Burada kastedilen iyilik Vergilius da olabilir, o kötü ormanda/en kötü tecrübede bile iyiyi bulabilme de.

11- öyle uykum gelmişti ki,

Bu da yukarıda bahsettiğim uyuşukluk hali:)

18 – yol gösteren gezegenin ışınları içinde.

Güneşin ışığı/ Tanrının ışığı

21- yüreğimin gölüne çöken korku.

Yüreğin gölü ortaçağda çok kullanılan bir şeymiş. Kalbin içinde sıvı dolu  bir oda varmış kan buradan vücuda dağılıyormuş, korkunun da burada oluştuğu söyleniyor,.Hatta tüm duygular buradan çıkıyormuş galiba..

22- Ve denizden çıkmış soluk soluğa
        biri dönüp de azgın suya
        nasıl bakarsa,

Burası da iki yere çekilebiliyor. Musa’nın Kızıldeniz’den çıktıktan sonra  boğulan Firavun ordularına bakması olabilir. Ya da Aeneis’in fırtınada gemileri batıp kendisi kurtulduktan sonra Kartaca’da denize bakması olabilirmiş.Vergilius göndermesi daha mantıklı sanki.

28- Yorgun bedenimi biraz dinlendirince

Günah yolundan kurtulma çabası içinde yorulmuş

29- ıssız kıyıda yürümeye koyuldum yine,

Kıyı yokuş olarak da çevrilebilirmiş. Anlam bozulmuyor.

30- sağlam basan ayağım hep daha geride.

Burası da biraz karışık (Makaleler bile yazılmış konuyla ilgili:). Hıristiyan teolojisinde sağ ayak aklı, sol ayak da istekleri simgeliyormuş. Sağlam ayağı, gerideki ayağı sağ ayağıymış Dante’nin galiba aklı simgeleyen ,istekleri ya da inancı simgeleyen ayak ilerdeymiş. Bir de şey var, Adem cennetten kovulunca, günahlarının (istek, cinsel arzu) simgesi olarak sol ayağı topallıyormuş. Neyse, istediğiniz yerde kullanabilirsiniz bu bilgiyi:)

40-birlikte olduğu yıldızlarla yükselmekteydi;

Burada yaradılışı kastediyormuş. Yaradılışta güneş koç burcundaymış. İşte başlangıç günü, Kutsal Cumayı da buradan çıkarıyorlar bir şekilde. (Çok zorlamadım ben:)

32-60 3 Hayvan

Öncelikle İncilde böyle bir bölüm var Yeremya 5-6’da

“Bu yüzden ormandan bir aslan çıkıp onlara saldıracak,
Çölden gelen bir kurt onları parça parça edecek,
Bir pars kentlerinin önünde pusu kuracak,
Oradan çıkan herkes parçalanacak.
Çünkü isyanları çok,
Döneklikleri sayısızdır.”

Bu hayvanlar için çeşitli görüşler var.

İlki 7 ölümcül günahtan geldikleri. Buna göre pars:zevk ya da  kıskançlığı, aslan onuru, dişi kurt ise açgözlülüğü simgeliyor.

İkinci görüş Vergilius’un 11. Kanto’da bahsettiği Tanrının istemediği eylemler.. Burada  Aslan şiddeti simgelerken, pars ve kurt nefsine yenilme ya da kötülüğü simgeliyorlar (ikisi de olabilir)

Son olarak daha politik bir görüşte (ki galiba buna katılım çoğunlukta ) Pars Dante’nin Floransa’daki düşmanlarını, Alasn Fransız Kraliyet ailesini Dişi Kurt da Papalığı simgeliyor.

Hala bunların üzerinde ortak bir görüş yok. Ama sonuçta bu üç yaratık yukarı çıkarken korkuyor Dante bu hayvanlardan . En güçlüsü en korkutanı da dişi kurt. Kumarla ilgili ya da tüccarlarla ilgili bir benzetme de var burada kurdun hissettirdiklerinde.

62- gözlerimin önünde biri belirdi,

Burada Vergilius’us görünmesi Venüs’ün Truva Savaşının sonunda  Aeneas’a görülmesine benzetilmiş. gibiymiş. Ayrıca Dante’nin söylediği “Acı Bana” sözü şirin genelinden farklı olarak Latince söyleniyor..

63- çoktandır konuşmamıştı, kısılmıştı sesi.

Virgil’in sesinin kısık olması, Dante’nin şairin yüksek ahlakının ve katı etiğinin Dante’nin zamanında tam olarak takdir edilmediğini – yani şairin olması gerektiği kadar sık ​​okunmadığını – söylemenin bir yoluymuş.  Aynı şekilde, ölümünden beri bir ölümlüyle konuşmamıştır ve bu nedenle konuşmaya alışık değilmiş Vergilius. Ve o insan önce ruhla konuşana kadar bir ruhun bir insanla konuşamayacağı yaygın bir inançmış ( Hamlet’de bile kullanılmış)

70 –Oldukça geç geldim dünyaya, Iulius döneminde,
Roma’da yaşadım büyük Augustus yönetiminde
sahte ve yalancı tanrılar döneminde.

Vergillius Sezar zamanında doğmuş ama şairliği ona denk gelmiyor, geç kalmış yani bir bakımdan Sezar’a. Augustus’un döneminde vermiş eserlerini. Sahte ve Yalancı tanrılar dönemi tabii Vergilius’un yaşarken bilebileceği bir şey değil Hıristiyan Teolojisine göre bile. Çünkü Hıristiyanlık yeni doğuyor. Burada Dante’nin kullandığı teknik “zamanlararasılık”mış.(intertemporality) Yani farklı zaman öğelerini bir arada kullanmak. Bizim anakronizme düşmek dediğimiz şey burada teknik oluyor yani.  

101- tazı gelip de onu işkenceyle öldürünceye dek,

Buradaki tazı hakkında da epey teori var, İtalyayı birleştirecek  bir imparator olduğunu düşünenler, Feltro ve Feltro’nun keçe (felt) başlık takan ikizler Castor ve Pollux olduğunu iddia edenler,vb. Ama en mantıklısı (yani en çok kabul gören) tazının Verona’da Dante’yi konuk eden Can Grande de Scala olduğu , kendisi şiirde belirtildiği gibi Feltro ve (Montre)feltro arasında doğmuş (nazion’un dönem itibariyle ülke değil doğum yeri olduğu savunuluyor)

106  – uğruna bakire Cammilla, Eurialus, Turnus ile
Nisus’un can verdikleri

Aeneas’ta ölenlerin İtalya uğruna öldüklerini söylüyor Vergilius

123- seni ona bırakıp, ayrılacağım ben;

Vergilius kafir olduğu için Cennete giremiyor, başkası (Beatrice) devralacak Cennet için Dante’yi. Burada Vergilius’un Beatrice’i anlatması – Yuhanna 1-27’de Vaftizci Yahya’nın İsa’yı anlatması gibiymiş.

134- ermiş Petrus’un kapısını göreyim,

Cennetin Kapısı

Bu kadar,  biraz uzattım ama her şeyi eklemedim inanın:) Bunun dışında Aeneis ve İncil’le benzer bölümler var kantonun içinde, Kitapta geçen yazan her şeyi de tekrar etmedim, daha çok muallakta kalan şeyleri yazmaya çalıştım.

Genel olarak anlamışsınızdır. Her şey farklı anlamlara çekilebiliyor. Vergilius genel olarak aklı temsil etse de Dante’yi kurtarması İsa’nın karanlıktan kurtardığı ruhları da çağrıştırabiliyor. Bu yüzden insanlar hala konuşmaya devam ediyor İlahi Komedya üstüne. Dediğim gibi ben elimden geldiği kadarıyla, anladığım kadarıyla açıklamaya çalışacağım ama hatalarım da olabilir. Farklı olduğunu düşündüğünüz yerleri ya da başka açıdan bakılabilecek bölümleri bana iletebilirseniz sevinirim, güncellemiş oluruz en azından. Tabii buraya kadar okuyan varsa:)  İkinci kantoda görüşmek üzere.

Yorum bırakın