Sen sevmeyi hak etmedin dedi televizyondaki kadın. Daha önce de duymuştum sanki aynısını. Gözlerindeki ölümü görebiliyordum. Çocuk var dedi benim gözlerimde. Hala televizyondaydı. St.Etienne’in hemen önünde. Sadece aşk, dedi arkasından gelen müziğin verdiği cesaretle, sadece aşk kıracak seni biliyorsun, ama hak etmedin sevmeyi. Bana söylüyordu eminim, odada başka kimse yoktu, televizyonda da. Sesini kıstım önce, kapatmak istemedim, çok güzeldi, bir de ölüm olmasa gözlerinde. Sadece çocuklar var dedi, oyun oynayan çocuklar – başka türlü olmaz zaten gözler. Her şeyi bildiğini sanıyordu, bilmiyordu ama, sesin kısılması gerekiyordu, sadece müzik susmuştu ama. Birden odanın içinde olduğunu anladım aslında. Kapattım televizyonu. Çok güzeldi, Neden hak etmiyor muşum sevmeyi diye sordum, istiyordum sormayı aslında soramamış da olabilirim belki. Sesim çıkmadı çünkü. Kısılmıştı sanki, anladı ama beni biliyorum. Gözlerim her köşesini, her kesitini, her kavisini, her ayracını, her şeyini izliyordu. Çok güzeldi, ihtiyacım vardı ona sevmeyi hak etmemiş de olsam, açtım tekrar televizyonu, neden diye sordum olanca sesimle. Güldü, yürümesini istiyorum bunun dedi. Her aptal sevdiğini zanneder, ama hak etmediğinin farkında değildir. Her insan hayatının bir anında anlar olduğunu sandığı şeyi, ama senin anın değil şimdi , ben sadece başka bir an için buradayım. Sevme beni, hak etmiyorsun, sadece anımızı bitirip dönelim bizsizliğe tekrar. Hiçbir şey anlamamıştım ama çok güzeldi. Bir şey söylemedim, öptüm sadece, o da beni öptü. Zaten aynı anda gerçekleşti her şey, öpüşmemiz, sevişmemiz , ağlamamız ve kaybolmamamız. Tek bir anın parçasıydı her şey. Değersizdi orada bulunmayan evren, değersizdi o anın dışındaki zaman, değersizdik o anda olsak da gerçek biz. Gerçek o var mı bilmiyordum hala ama, insan yaşarken fark edemiyor gerçekten olan biteni. An bitti , ben ne yapacağımı bilmeden baktım ona, çok güzeldi hala, insan kırılacağını sanıyor böyle durumlarda karşısındaki varlığın. Sevmeyi hak etmiyorsun sen dedi tekrar, çok güzel seviyorsun ama. Gözlerimi kapadım coşkuyla, seni çok seviyorum diye bağırdım. Açtığımda tekrar, televizyonda bir gölgeden başka bir şey değildi, St.Etienne’in önünde. Biliyorsun diye bağırdım tekrar, biliyorum diye fısıldadı karanlığın içinden. Baktım derinliğe, gözlerimde ölüm kalmıştı biraz, çocuk dedi onlar, gözlerindeki çocuklar. Güldüm ilk defa, sevebileceğimi anladım hak etmesem de onu ve diğerlerini. Çok sonra anlayacaktım ama, kalbi sadece sevginin kırabildiğini.