Döndürülebilirliğin başlangıcındasın yine.Değiştiğini sanıyorsun her şeyin. Öyle mi gerçekten? Değişebilir mi insan onca gerçeğe rağmen? Evet dönüyoruz yine, başlıyoruz ve ben her zaman yanında olacağım, her karar anında.
**
“People talking without speaking
People hearing without listening
People writing songs that voices never share”
Bir kere daha sapladı bıçağı, normalde farklı bir ses bekliyordu ama sadece ufak bir pof geldi çıkardığı yerden. Kafasında aynı şarkı çalmaya devam ediyordu, şu kanser gibi büyüyen sessizliğin şarkısı. Niye öldürüdüğünü bilmiyordu. Kim olduğunu bile bilmiyordu. Sadece devam ediyordu bıçaklamaya sessizliğin içindeki o küçücük sesle birlikte iyi bir şey yaptığının bilincinde.
**
“Kötü insanlar değiliz ki biz?“
Gerçekten inanıyordu söylediğine kız. Niye inanmasındı ki hem. Seviyordu adamı deli gibi. Olmayacak bir ilişkinin içinde olduğunu yaklaşık biliyordu bir yıldır. Ama kötü bir şey yapmamışlardı ki. Adam düşündü; kötü bir arkadaşı çağrıştıran birisiydi kız için. Kötü alışkanlıklar, ölümcül bağlılıklar, saçma inkarlar birlikte başlamıştı hep. Kız kötü değildi evet ama ya kendisi? Operadaki hayaletten farklı mıydı sanki? Farklı dünyalardı, kız olmayacak birisiydi gerçekten kendisi için. En baştan hayır demesi lazımdı bu ilişkiye normal şartlarda. İlk zamanlar kızın dediği gibi iyi birisiydi gerçekten de belki.Ama gözünün önünde eriyen kıza baktıkça artık değiştiğini anlıyordu. Dur demesi lazımdı bir şeylere.
**
Leş gibi yağmur yağıyordu. . Gece yarısına az kalmıştı, ama acelesi yoktu adamın , gerçi nereye gideceğni bilmiyordu henüz, telefondaki ses yer söylememişti ona. Bir kaç metre ilerisinde yürüyen tavşan saçlı kız (Kapkaraydı ceket,etek çizme, biraz nefes alsaydı ya) adımlarını sıklaştırdı. Koşup durdursaydı kızı, kötü birisi olmadığını sadece koşulların buraya getirdiğini anlatabilseydi keşke. Ama gerek yoktu ki, kızın tedirginliği gayet normaldi. Kendisinin alakasızlığı da öyle. Ülkenin gerçekleri buydu sadece. Daha da korkutmaktan başka bir şey yapamazdı. Aniden kesildi müzik mesaj sesi bozmadan önce bir an hissetti siyah sessizliği. Önce çatıdan havalanan kuşa baktı sonra da gideceği yere. Çok uzak değildi, 2-3 blok ileride.
**
İçeriden gelen sesler kulağını tırmaladı. alışkındı kriz anlarındaki bu küfürlere. “İyi biriyiz öyle mi?” diye düşündü. Bekle getireceğim birazdan diye bağırdı kapının ardına.”Siktir git, bir daha gelme” sesleri arasında uzaklaştı. Hiç gelmese ne olacaktı sanki. Siktir etse hayatındaki en büyük mutluluğu. Çok defa aklına gelmişti kapıyı çekip gitmek. Yapamıyordu ama, engel olan bir şey birisi vardı sanki. Acı çektirmek zorundaydı kıza bir şekilde. Kendisi çok mu farklıydı sanki? Bir yıl içinde 15-20 gün mutluysa kalanı acı içinde geçiyordu. Ama o günlere değiyordu gerçekten. Olmayacaktı yani, hayatının en büyük belası ile baş başaydı yine. Evden çıkacakken “Gitme “diye bir ince bir ses duydu, duraksadı önce. Aşağıya indi sonra, yolun karşısındaki kafeye doğru yürümeye başladı, bir an izlendiğini düşündü bir yerden, arkasın baktı, etrafına, sonra da saçma bir şekilde yukarıya. Bilemezdi ama, kafeye girdi. Köşede piçi görünce gülümsedi, bir iki saate kadar rahatlayacaktı kız.
**
Çok olmamıştı meyhaneden çıkalı. Reddedemeyeceği bir teklif sunmuştu telefondaki ses, tabii böyle deyince kötü bir film repliği gibi duruyordu ama reddetmemişti de zaten. Kötü birisi olmuş muydu nihayet ? Daha değil belki, ama o zaten kötüydü ki kızın düşüncesinin aksine. Yoksa kendi burnunun dikine gittmekte ısrar eder miydi hiç. Aslında hiç birine kendisi başlamamıştı, sigara, alkol, eroin, kızla beraber olmuştu hepsi. Ama belki kendisi olmasaydı hiç biri olmayacak, kız hala eskisi kadar temiz , belki eskisi kadar uzak olacaktı kendisine. Bilmiyordu aslında, ama en azından kızı kurtarmak için bir şans doğmuştu. Boş sokaklarda yürümeye devam etti. Kulaklıklarını taktı, geceye yakışan eski bir şarkı dönmeye başladı beyninde.
“Hello darkness my old friend”
**
Bugün iyiydi. Uzun zamandır ilk defa akşam arkadaşlarıyla beraber olacaklarından belki, kızın gözlerinin içleri gülüyordu. Tvalete gitti, aynaya baktı, cam bir şişenin içerisine atılmış kırık vazo parçaları gibiydi sanki. Bir şekilde toparlayacaktı ama parçaları, öyle ya da böyle. Karşısındaki “O kadar emin misin gerçekten?” deyince hayatının sonuna kadar bir şey değişmeyeceğini, hatta bu sonun ikisi için de çok yakın olacağını hissetti. “Sen değil ama belki onu kurtarabilirsin bir şekilde.” Öyle, kız hak etmiyordu bu yaşamı kendisinin aksine. Nasıl ama, ne yapacaktı? ” Akşam yemekte arayacağım , her şey düzelecek sonra.”Ne demişti, kafası bulandı , aynaya baktı, aptal aptal bakıyordu karşısındaki kırık vazo. Saçmalıyorsu herhalde, “Son şansın bu olacak onu kurtarmak için sen bozuk parça olacaksın her zamanki gibi” İstediği de buydu zaten. Bir şekilde kurtulmak ne olursa olsun yo onu kurtarmak kendi batağından. Göz kırptı aynaya. İçeri girdi.
**
Döndün mü yine. Belki de farkındaydın en başından beri geri geleceğninin . Ne? yeme mi , hatırlamıyor musun? .
Ağır ağır siliniyor sis, gürültü, kadeh sesleri, kahkahalar- Zafer abininki bastırıyor hepsini- aralarda başını kaldıran kısık bir şimdi uzaklardasın, sümbül, yasemin, lavanta ,limonun –Zafer abi gibi-üstüne çıkan anason kokusu, hafif bir esinti, dalgalanan mor çiçekli perdeler, kolundaki tüyler dikilmiş yine, ceketimi vereyim üşüdüysen, baksana ahtapotun tadına, eriyor damakta,inleyen nağmeler, titreşen telefon. Mor Salkımlı Meyhanenin yavaş yavaş biçimlenirken o sepya görüntüsü ekrandaki isimle aniden normale dönüyor. Dikkatsiz bir bakışın tedirginlik deyip geçiştireceği ama onda kendini bildiğinden beri var olan o his –terör- kaplıyor tüm vücudunu. Sigara bahanesiyle kalkıyorsun, kızı da endişelendirdik şimdi, gülümsüyor, öpüyor -çilek -, Hayri hala geçen yüzyıl bu yüzyıl muhabbeti yaparken çıkıyorsun.
Telefonda isim yok, açıyorsun , ” Hazır mısın?” Onaylıyorsun başınla, doğduğun günden beri bu anı bekledin sen. “Adresi yolda göndereceğiz, biliyorsun ne yapacağını?” Bilmiyorsun aslında ama önemli değil, ne olursa olsun yaparsın onun için. Mutfaktan malzemeleri almayı unutma sakın” Biliyorsun ne olacağını. İyi bir amaç için diyorsun.