– Malları İspanyola yolladıktan sonra Kurt Halil’i göreceksin
– Pardon abi, önce benim şu kentkart işini konuşsak
– Ne kentkartı
– Abi başlarken yol, yemek artı masraflardı benim, şimdi kentkartı bile doldurmuyorsunuz
– Ya manyak mısın, Kurt Halile sordun mu?
– O sana sormamı söyledi
– Hep öyle der, annesinin bir tanesi
– Nerden tanıyorsun abi annesini?
– Geçen bayramda elini öpmeye götürmüştü
– Beni niye almadınız abi?
– Senin kentkart boştur diye çağırmadık
– Hep derim, abim bilir beni diye
– Bilirim tabi kimin elinde yetiştin sen
– Orası biraz muallakta
– Niye lan
– İtalyan kendi ellerinde yetiştiğimi söylüyor
– İspanyol mu
– Yok kardeşi onun İtalyan
– Ha, Kurt Halilin baldızını diyorsun
– Yok, O San Marino’lu, otuzbeş buçuk gibi bir şey
– Diğer baldızını söylüyorum, baldan tatlı olan
– Evet, O – Gerçi ben bal yiyemiyorum son zamanlarda, verdiğiniz yemek biletleriyle sadece çekirdek alınıyor
– İyi işte yağ yapmaz fazla
– Yapıyor
– İyi işte, İtalyanın elleri bomboştu en son gördüğümde, yalan söylemiş sana.
– Ama abi, göz göre göre yalancı diyorsun kevaşeye
– Düzgün konuş, seni böyle yetiştirmedim ben
– Tam da böyle yetiştirdin aslında
– Neyse, nedir mevzu şimdi, İtalyan mı fişfikliyor seni
– Yok abi, Fransız öpmüştü en son, sonra sen demiştin öpeyim diye olmamıştı ya
– Onu kastetmedim
– Biliyorum da zaman geçirmeye çalışıyorum
– Şuradaki saati görüyor musun?
– Evet abi
– Onu bana Kurt Halil hediye etmişti, annesinden yadigar
– Annesi ne zaman öldü ki?
– Elini öpmeye gittiğimiz gün kıskandı beni Halil, bıçakladı kadını
– Allah kabul etsin, Cennet ayaklarının altında sonuçta
– Çekemedik altından ne kadar uğraştıysak da, neyse o saat zaman zaman doğruyu gösteriyor
– Biliyorum, zaten her saat günde iki defa doğruyu gösterir.
– Yani benim zamanım kıymetli. İtalyanlar gibi siesta yapmıyorum ben.
– İspanyollar abi
– Evet İspanyol’a gidecek mallar. Senin kentkart işine sonra bakarız
– Tamam abi
– Asıl sen şu masraflardan haber ver, söylemiyeceğim diyordum, dayanamayacağım
– Masraflar önemli tabi abi
– Bu kurban ne geçen görevden kalan
– Abi yedi kişi bulamadık işte, 6 da olmuyor. Sana söyliyelim dedim. Söyleme dedi diğerleri. Biz de beş kişi kestik deveyi
– Niye deve kestiniz ki, koyun inek olmuyor mu, bi de burada 4000 lira yazıyor.
– Abi , bi de altıncı adamı ortadan kaldırma olayı var, o çok tuttu
– Neyse, bu uçak biletleri ne oluyor
– Şimdi kentkart olmayınca, ben mecburen uçakla gittim Portekiz’e- sonra İspanya’ya, bulamayınca buraya döndüm. Karşıdaymış. Ben de Kurt Halil’e gittim önce
– Niye
– Karşıya uçak yok ya, o da sana gelmemi söyledi
– Bir tanendir kurt halil
– Abi bir efsane var, eskiden ikiymiş , remus diye ikizi varmış diye
– Yok inanma öyle fasfatalara, İtalyanın uydurması hep
– Neyi bilebiliriz ki abi?
– Hiç bir şeyi, sadece inanırız biz?
– Kentkart abi?
– İlk önce bana ver onu sen?
– Al abi
– Al şimdi şu öğrenci İstanbulkart’ı , burada kentkart geçmiyor zaten. Biz Kurt Halilin annesinin yüzü suyu hürmetine kullanıyoruz onları
– Tamam abi
– Boş, ama kabotaj bayramında ücretsiz zaten vapurlar, yalnız vapurda yaşasın kabotaj diye bağırmayı ihmal etme
– Yaşasın Kabotaj abi
– Yaşasın Kapotaj
– Uzun mu oldu abi bu biraz, acıktım da bir parça, fazla masraf çıkarmayayım
– Yok aynı hep, selam söyle Kurt Halile
– Öpeyim mi italyanın ağzını senin için
– Yok, bozma şimdi ağzının tadını, San Marino’luyu öp.
– Tamam abi Hayırlı Cumalar
– Hayırlı Cumalar, Şifalı Paskalyalar