– Malları İspanyol’a yolladıktan sonra Kurt Halil’i göreceksin
– Abi ne malı, ne İspanyol’u cenazedeyiz
– İşte, en çok İspanyol’u severdi Kurt Halil, sonra da malları, bi de annesini
– Halil Abi de burda abi
– Niye vurmadın mı onu?
– Yok abi kıyamadım, onun yerine annesini vurdum, Deli Dumrul hesabı
– Ne alakası var orada anne ölmüyordu ki
– Yok abi, yanlışın var, anne teklif ediyordu canını
– Lan, anne, baba istemiyordu, karısı veriyordu ya, onu da Dumrul istemiyordu.
– Ben anneden sonrasını okumadım abi, kusura bakma, o yüzden anneyi vurdum.
– Lan bi kitap okumuşsun onu da yanlış okumuşsun, ne yapacağız şimdi?
– Bilmem abi, Halil abi de kötü kötü bakıyor buraya
– Bakar tabi annesini öldürmüşsün, gerçi o daha önce ölmemiş miydi ?
PREVIOUSLY ON IKI KISILIK DIYALOGLAR
– Onu bana Kurt Halil hediye etmişti, annesinden yadigar
– Annesi ne zaman öldü ki?
– Elini öpmeye gittiğimiz gün kıskandı beni Halil, bıçakladı kadını
– Allah kabul etsin, Cennet ayaklarının altında sonuçta
TODAY
– Tamam hatırladım abi, zaten ben de İspanyol’un annesini öldürmüştüm
– O niye ki?
– İşte siz Cennet filan deyince canım çekmişti benim
– O gavur ama, cennete gitmez ki
– Yok abi, ben işimi garantiye aldım, ölmeden önce Kelime- i Şehadet getirttim zorla.
– Ben de niye camideyiz diyecektim tam, ağzımdan aldın lafı
– Bi saniye abi, bakayım – yok almamışım duruyor orada
– Sana camide espri yapılmaz demedim mi kaç kez?
– Dışardayız ama abi, hem ağzında maydanoz var da ondan şey etmiştim
– Bakma o zaman, İspanyol nerede peki? Taziyelerimi ileteyim?
– O mallar gelmeyince sinirlendi, Kurt Halil’in annesini öldürmeye gitti
– Niye yollamadın malları adama ya?
– Abi diyorum ya benim işim vardı diye, hangisini yapayım?
– Çok çalıştırıyoruz seni
– Evet abi, Portekizli bile daha az çalışıyor
– Onun aklı fikri siestada, tuzu kuru nasılsa
– Fiesta abi, fado ve futbol bir de,
– Ee, Kurt Halil niye burada annesini öldürecekse İspanyol ?
– Bilmiyor musun İspanyol’u, bir işi düzgün yapamaz o. Halil Abi de rahat o yüzden
– Fransız da görünmüyor uzun zamandır?
– Onu söyleyecektim ben de abi
– Neyi
– İspanyol’un annesine gittiğimde Fransız, Kurt Halil’in babaannesinin kılığına girmiş yatakta yatıyordu.
– Eee?
– İşte senin bu dudakların niye bu kadar büyük deyince zorla öptü beni
–Eee?
– İşte orucum bozulur mu diyecektim tam, Kurt Halil geldi
– O yüzden sinirli o zaman
– Yok abi, o sırada, beni onu vurdurmaya gönderdiğini ağzımdan kaçırmış olabilirim belki.
– Allah kabul etsin, iyi adamdır Kurt Halil, ramazana saygı gösterir.
– Evet, saygıda kusur etmeden vurmuştu Ramazan itini
– Ben anlamadım yalnız bu kimin cenazesi ki, İspanyol’un annesine de gidemediysen?
– Senin diye düşünmüştük abi de, sen de istersen tabi
– Yok, istemiyorum ben
– Tamam abi, allahın sevgili kuluymuşsun
– Biliyorum, bir ben, bir de George Michael
– O da öldü abi işte zamanı gelince
– Allah Taksiratını affetsin
– Abi Hoca geldi, ne diyeyim
– Hayırlı Cumalar de istersen
– Halil Abi de öyle demişti
– O’nu da görmeyi unutma malları İspanyol’a gönderdikten sonra
– Tamam abi, iyi eğlenceler size
– Sana da ilk göz ağrım. Houston’a da selam söyle, herkes sorun bildiriyor. Bunalmışlardır adamlar.
– Tamam, abi. Hayırlı cumalar.
– Mutlu Karlofçalar.