Sayıklamalar

Neden yapıyorum, neden yazıyorum bilmiyorum. Sonunun aynı olacağını bile bile, üzüleceğimi bile bile. Saçmalıyorum ya da seviyorum sadece mutsuz olmayı, bir parça umut kırıntısı hissetmeye göreyim içimde, hemen bastırmam gerekiyor herhalde. Nasıl başladı her şey, neden böyle oldu? Binlerce soru sorabilirim böyle, ama bir önemi var mı gerçekten, sanmıyorum. Hayat böyle şeyleri önemsemeye değmeyecek kadar kısa aslında, ama yapamıyorum. Her ne kadar her şeyin beyinden geldiğini bilsem de, mantıklı olanın ne olduğunu ayırt etsem de, kalbim diyorum mecburen, kabul etmiyor doğruyu. Bu yazının kimseye, özellikle de bana, bir faydası olmadığını da biliyorum, yaptığım binlerce anlamsız şeylerden biri bu süreçte. Süreç mi? Süreç diyebilmemiz için ne kadar zaman gerekli. Geçmesiyle meşhur süreçler, geçecek mi bu da? İnanmıyorum, ama başka bir hayatı da yeniden mahvetmek istemiyorum. O zaman niye? Neden yazıyorsun, neden bunca acı? Bilmiyorum, bırakın artık beni diyemiyorum galiba orada konuşanlara. Bırak diyemiyorum yavaş yavaş parçalayana. Tükeniyorum, adım adım yürüyorum boşluğa. Yapabileceğim binlerce şey varken tepki vermiyorum ama. Hayatımı kontrol eden şeye – kalp diyorum hala ona sahtekarca- karşı çıkmazsam yok olacağımı biliyorum. Ama bitti diyemiyorum hala.