Gece sırdaşıdır yalnız insanın. Hayattan ne kadar çok nefret ettiğini ona haykırır bir tek.
Kendine yakından bakma fırsatıdır gece. Kendine ve hayatına.
Gündüzki sahte insanların, sahte ışıklara dönüştüğü bir festivaldir gece. O sahte gülücüklerin kırık geleceklere.
Neyi bildiğinizin bir önemi olmadığı andır gece. Kimi nasıl sevdiğiniz ya da başlattığınız devrim bağlamaz onu.
Gece belki de tek sabittir hayatımızdaki.
Böyle olunca düşünmeye başlarız gecleleri. Yanlışlarımızı biliriz, elimizden gelen bir şey olmadığını da onları düzeltmek için.
Ama, yine de, tekrar tekrar yeniden yaşarız onları, hani bir daha bakmayacağım dedikten iki dakika sonra bakmak gibi.
Yaşamakla kalmaz yazarız da insanların önüne. Nasılsa anlamazlar deriz, anlasalar da inanmazlar sonra, inansalar da önemsenecek aşama geçmiştir çoktan.
Sonra bakarız geçmişe, yukarı. Geniş zaman genel geçer özne bile gereksiz olmuş geceleri. Çok çok uzun zamandır böyle çünkü.
Ve biter sonuçta her şey gibi gece de. Bazıları için kötü, bazıları için iyi, bazıları için aptalca bir ayrıntı.
Yalnız insanın sırdaşıdır gece. Buna rağmen hep kötü biter onun için.