Başlıklarla vakit kaybetmemem lazım
Yıldızlara bakıp koşmamam
Zamanı o kadar da önemsememem belki
Duvar yapıp yıkmaya ulaşıyordum yıllar önce
Başka zamanlardı evet kalbimin farklı attığı
Dünyanın bir acayip döndüğü yüzyıllar
Gittiğim gördüğüm yerler miydi çelen aklımı
Yoksa beni ait olduğumu sandığım yerden çıkarmayan
Hiç bir işe yaramayan aklım mı oyun oynuyordu
Yabancıların gülümsemelerine alışlmadım bir türlü
Ben başkasının gözlerinde ağlamamıştım ki hiç
Gözyaşlarımı satılığa çıkarmamıştım 22 yaşımda bile
Şu ana neye inanmam lazım peki
Boş verip olan bitene şişenin dibinde kalan son Jack'le
Geriye doğru uçmak gerek belki eve doğru
Halı yok ama artık duvarlarda beni kaçırabilecek
Yeterince kırık da değilim o anları tekrarlamak için
Çatlak olan sadece içinde bulunduğum şişe belki
Ya da kum saati gizlice bizi çevreleyen
Oturma odası yavaş yavaş dolarken toprakla
Sadece ellerim ve kollarım bağlı, istesem bağırırım
Ya da kaçarım mutfağa doğru sular kesik olsa da
Şarkı söylemek yetiyor ama kurumamış saatlere karşı
Boş bir tepeden seyretmek eylülü,
Ya da devirmek boş bir buzdolabını önemsemeden
Yalnız olmanın ilk şartı önemsememek fazla hayatı
İkincisi özgürlüğün iyi bir şey olduğunu sanmak
Sonra da uyumamak bir daha o karın içinde
Kimse yoksa karşında kavga edeceğin
Yüzünü kendin çizmişsindir belki de
O ettiğin tüm küfürler aşk için kendinedir sadece
Hissettiğin acı aşk acısı değil, ölümün uzaklaşmasıdır
Asla geri dönmemek üzere
Ve sadece kendin olduğunu bilirsin bunca zaman konuşanın
Eskiden dalgalar da vardı karaya ulaştığıma şükrettiren
Şimdi bir bardak suyu bile özlüyorum
Eskiden kurbağalar vardı karşıdan karşıya geçen
Tanrılar vardı istediği gibi cehenneme atan
Eskiden sevenler vardı beni, işleri kolay olan
Başka bir hayat vardı eskiden belki hiç sevmediğim
Bir mağaradan nefes alıp vermeye çalıştığım
Dünyanın bir acayip döndüğü yüzyıllar
Kendimi daha az tekrarladığım mor yıllar
Yağmurlu sabahlar, güneşin perde ardından gülümsediği
Şarkıların sokakları daha çok doldurduğu
Çöllerin şimdiki kadar ölümcül olduğu
Neyi ispatlamaya çalışıyorum ben bilmiyorum
Kime inandırmaya çalışıyorum
İstasyonlar hep aynı, trenler hala üzgün
Yaralarım eskisinden çok değil,
Başka yerde olmak istedim hep, söyleyemedim ama
Hala özlüyorum o diğer yolu asla karşıma çıkmayan
Boş vermem lazım belki olacaklara şişen dibindeki votkayla
Aynı şeyleri içmemen lazım , aynı şeyleri yazmamam
Şekersiz, limonlu, 69, kalbin nasıl arzu ederse
Perşembe günleri 13-17 arası mutlu saatler her biriniz için
Geçmişi anmaya gerek yok, bugün hepimizin
Işığı görmek istersen kumsala bile çıkabiliriz
Ördek bile avlayabiliriz o aptal sıcak güneşte
Kaplumbağaları bile öldürebiliriz bir tas çorba için
Ya da başka bir şey düşünürsün, küçük bir soykırım
Yalnızken katliam yapamaz insan,
Yalnızken ölüm bile sevmez onu.
Başkalarının hayatlarını yaşama zevki
Başka ömürlere uyanmak her bir 60-70 yılda bir
Şanslıysan fazla vakit kaybetmeden bir kamyonun altında kalırsın
Şanssızsan ağlarsın hayatının sonuna kadar
Kamyonun altında kalmış ilk aşkın için
Dönersin eninde sonunda bulutların üzerinden başlangıca
Hayat pacman gibi bitiriyor bizi parça parça
Yakalanmam lazım ondan önce birisine
Turuncu ya da yeşil olabilir belki de mavi
Önemli değil, koşmam lazım galiba yıldızlara bakıp
Bastırmam lazım karakterimin her bir çıkıntısını
Fark etmiyormuş gibi yapıp üzerime düşen kumları
Şarkı söylemem lazım belki bitene kadar
Kendim olmak istemiyorum artık daha fazla
Olmam yeter bir şekilde bir yerde
Ya da bir halıya sarıp kaçırırsınız beni geleceğe
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili