Inferno-9 (Demek İlahi Komedya’yı da Okumaya Niyetlendin!)

“Kazanmak zorundayız bu savaşı”
diye girdi söze, “yoksa... yardım sözü verilmişti.
Beklediğim kişi çok gecikti.”

Merhabalar, geçen bölümdeki geçiş kantosunda kapı önünde bırakmıştı bizi Dante hatırlarsınız. Bu bölümde – tahmin edeceğiniz gibi- bir yolunu bulup geçiyoruz 6.çembere.

Dante’nin genel hikâye anlatıcılığı hakkındaki düşüncelerimi aktarayım ama önce. Bu kantoda da bolca göreceğiniz üzere ana hikâye karakterler üzerinden gitmiyor her zaman. Şair Dante bolca araya giriyor çoğunlukla. Hatta bazı kısımları özellikle açıklama gereği hissediyor anlayamayanlar için. Aslında Homeros’dan beri geleneksel anlatıcıların kullanıldığı bir yöntem bu, şair eserinin içine giriyor bir şekilde. Böyle olunca da şiirin içinde hem başrol oyuncumuz Hacı Dante’yi, hem de arada bizimle konuşan Şair Dante’yi görebiliyoruz.

Geçen kantonun sonuyla bu kantonun ilk üçlüklerini bir bütün halinde kabul edebiliriz, hala kapının önündeyiz, Vergilius’un suratı bir karış, başaramamış bu kez, kendisine verilen bir söz var ama. Bekliyoruz hala, bakalım mutlu sona ulaşacak mıyız 133 dize sonunda?

Karakterler: Dante-Vergilius– Düşmüş Melekler Güruhu Eriny’ler (Megaira, Alekto, Tisiphone) – Tanrı’nın ulağı

Günah:  Öfke (5.Çember) – Sapkınlık (6. Çemberin Girişi)

Kısa Özet:   Aşağı cehennemin kapısında bekliyor Dante  ile Vergilius. İblisler kararlı, Vergilius kızgın. Dante korkmuş, ustasının şüpheye kapıldığını düşünüyor. Üstü kapalı olarak cehenneme daha önce inip inmediğini soruyor ona. Vergilius durumu anlıyor ve daha önce bir büyücü vasıtasıyla aşağılara – Yahuda’nın çemberine kadar- indirildiğini söylüyor.

Bu arada surların üstünden üç cehennem meleği (intikam tanrıçaları erinyeler) çıkıyor ve aşağıya korku salarak Medusa’yı çağırıyorlar. Bunu duyan Vergilius, taş bakışlı Gorgon’un gelme ihtimaline karşı Dante’nin gözlerini eliyle kapatıyor.

Neyse ki korkulu bekleyiş sonunda gelen Tanrı’nın ulağı oluyor (Şimdilik melek diyelim kendisine) Bir hışımla kapıya gelen melek iblisleri azarlayıp kapıyı açıyor, daha sonrada (daha önemli ) işlerini halletmek için geri dönüyor.

Ve giriyor yolcularımız Dite’nin ardına kadar açılmış kapılarından içeri. Giriyorlar ve Cehennemin bu altıncı çemberinde dev bir mezarlıkla karşılaşıyorlar, Vergilius bu alevden mezarlarda sapkınların bulunduğunu söylüyor ve kahramanlarımız (sağa doğru yürüyerek ) cehennemin derinliklerine doğru ilerliyorlar.

Kısa Analiz :  Kanto’nun ilk kısmı başta söylediğim gibi 8. Kanto ile bağlantılı, Vergilius’un kararsızlığına ilk defa şahit oluyor Dante burada da.  Birisinin geleceği belli ama, Beatrice’in engellerin ortadan kalkacağının sözünü vermiş olmasına rağmen, bu gecikmeden dolayı o bile şaşkın.

Burada Dante daha önce Limbus’taki sorusuna benzer bir şekilde (ustasını fazla da kızdırmamaya çalışarak) aşağıya daha önce aşağıya inen, bu kapıdan geçen bir Limbus sakini olup olmadığını soruyor –küçük bir parça güvensizlik hep var Dante’de. Vergtilius Roma’nın ünlü kahini Erukthus’un bir kehaneti için kendisini çağırdığını, o nedenle Yahuda’nın bulunduğu en aşağı katlara kadar inmesi gerektiğini söylüyor. Burada iki husus var, bu olay Romalı ünlü şair Lukanus’un Phatsalia’sında geçiyor ve bahse konu kehanet ünlü General Pompei için gerçekleşmiş, hani şu Sezar ile kapışan. Bu da Vergilius’un ölümünden çok önce gerçekleşen bir şey. İki türlü değerlendirebiliriz bu olayı, ya kahin başka bir kehanet için çağırtmıştır Vergilius’u ya da Dante alternatif bir geçmiş vermiştir Vergilius’a, belki de basit bir hatadır bilmiyorum. Diğer husus da bu inişin İlahi Komedya’nın aksine tanrının isteği ile değil, “gölgeleri bedenlere çağıran” bir kahinin büyüleri vasıtası ile olması, Yani bir nevi şeytanla özdeşleştirilen ”kara büyü”. Açıkçası Dante’nin (hacı olan) yerinde olsam kafamda bir soru işareti olurdu Vergilius’a karşı. Belki onun da olmuştur, ileriki bölümlerde göreceğiz. Tabi burada yine büyü ile Hristiyanlığı harmanlıyor Dante.  Ama birazdan göreceğiniz gibi bunların hepsine (biraz yuvarlak da olsa) bir cevap veriyor Dante.

Bütün bu korku endişenin üstüne gelen Erinye’ler ve Medusa  (kendisi olmasa da ismi) iyice korkutuyor Dante’yi. Vergilius da böyle bir şey olma ihtimalini öngörüyor ve sıkıca tembihliyor gözlerini kapatmasını. Mitoloji burada da iyice sokuluyor gözümüze.

Ama  işte tam burada, Dante açıklama gereği hissediyor bazı şeyleri – belki de kendisini okuyacak muhafazakarlara karşı. “Ben bunları yazıyorum ama bunların ardındaki gerçeği içinizden akıllı olanlar anlar” diyor okuyucuya. Anlamıyor tabii kesin olarak kimse, sadece yorum yapıyorlar bolca. Diğerleri hakkında bilgi veririm aşağıda ama bence Dante Kilise’ye “Aslında ben de biliyorum bunlar panteizmin simgeleri, kâfirlik alametleri, ama bunların hepsinin ardında uhrevi simgeler var yani hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında” demek istiyor burada. Bu laf – haliyle- sadece buradaki öğeleri değil, kantonun başından beri karşımıza çıkan tüm mitolojik unsurları kapsıyor bence. 

Tanrının ulağı konusuna geçersek, çoğunluk onun cennetten gönderilen bir melek olduğu konusunda hemfikir. Hatta,verilen ipuçlarından, bunun Mikail olduğunu söyleyenler – ya da mitolojideki tanrıların habercisi Merkür (Hermes) gibi giyinmiş Mikail olduğunu kabul edenler-  de var. Ama Styx’in üzerinde yürümesinden İsa olduğunu düşünen küçük bir kesim de yok değil. 

Tabii bu melek kapıyı hiç zorlanmadan açıyor, bu da bize insan aklının  (Vergilius) yetersiz kaldığı noktada ilahi yardım olmadan çıkar yol bulunamayacağını, yani her şeyi başarabileceğine inansa da Tanrı inancı olmadan insanın bir hiç olduğunu anlatıyor. (Ben değil Dante:)

Bu kantoda cinsiyetçi bir öğe de var aslında. Bu melek eril olarak geçiyor hep (elli/lui) karşıdaki kötülük simgeleri ise (Eriny’ler ve Medusa) dişi. Bu kantodaki başka bir zalim Erukthus da bir kadın. Klasik Ortaçağ Katolik bakış açısı diyebiliriz belki, bilmiyorum. Yılan unsuru da kullanılmış bolca, şeytanla özdeşleşen.

Bir de Kanto’nun sonunda sağa dönme hikayesi var. Şua na kadar hep sol taraftan inilmiş aşağıya, cehennem içinde de iki defa sağdan iniliyormuş toplamda. Bazıları günahların niteliğine bağlıyor bu dönüşü, ama oldukça zayıf bir bağlantı (6’ya yani sapkınlığa girerken ve 7’den yani şiddetten çıkarken sağdan gidiyorlarmış) Belki de benim yazılarda sıkça yaptığım gibi bir parantez açıp kapatıyordur Dante de kim bilir 6 ve 7 çemberleri kapsayan. Ne olursa olsun bir çok şeyi belli bir plan dahilinde yapan bu usta şairin bu sağdan sağdan gidişinde de bir mana vardır diye düşünüyorum ben anlayamasam da. 

Notlar:

7- “Kazanmak zorundayız bu savaşı”

diye girdi söze, “yoksa… yardım sözü verilmişti.
Beklediğim kişi çok gecikti.”

Burada söz veren Beatrice. Büyük bir ihtimalle (yani yorumcuların genelde düşündüğü) “Bu savaşı kazanmalıyız, yoksa Beatrice’in söylediklerini yanlış anlamışımdır” demek istiyor. İlk kısımda Vergilius. Sonra da bunun imkânsız olduğunu söylüyor.

16- “Bu korkunç uçurumun ilk dairesinden,

tek cezası umutsuzluk olan biri
hiç aşağıya inebildi mi?”

“Limbus’tan şu ana kadar aşağıya inen var mı?”. Sen indin mi yani, demek istiyor Dante.

22 -“Şurası da doğru ki, Erikhton zalimi
gölgeleri bedenlerine çağırdığında da
bir kez gelmiştim buraya.

Erikhton  : Lukanus’un Phatsalia’sında Romalı general Pompeius’a bir savaşın sonucunu önceden söyleyen büyücü.

28- Her şeyin döndüğü gökyüzünde

Aristo kaynaklı ortaçağ astronomisi hakkında bilgi vermiştim önceki kantolarda.

33-zor kullanmadan buraya girmemiz zor görünüyor.”

Burada zor değil de öfke, gazap kullanmadan olarak geçiyor orijinal metinde, o da tanrının gazabı olarak yorumlanıyor, yani Meleğin birazdan kapıyı açacak öfkesi

43 -Ustam bunların ölümsüz gözyaşı

melikesinin nedimeleri olduklarını anlamıştı.
“Yırtıcı Erinys’lere bak” dedi.

“Megaira, sol tarafta gördüğünün adı;

sağda ağlayan Alekto; ortadaki
Tisiphone.” Bunları dedi, sustu sonra.

Erinyeler  : Yunan Mitolojisinde Uranos’un erkekliği kesildiğininde denize dökülen kanlardan doğan İntikam ve İşkence tanrıçaları, evrendeki düzenin ve doğa yasalarının bekçileri. Aeneis’te de geçiyorlar. Dante onları cehennemin kraliçesi Proserpina’nın (veya Hekate) hizmetçileri olarak görüyor.

52- “Medusa gelsin: taş kestirelim onu burada!”

Medusa : Üç gorgondan en çok bilineni. Yılan saçları ve bakışlarının inanları taşa dönüştürmesi ile meşhur. Perseus tarafından başı kesilmiş.

54-“Hata ettik Theseus’tan öç almamakla.”

Theseus : Persephone’yi kaçırmak isteyen arkadaşı Peirithoos’la birlikte Cehennem’e inen mitolojik kahraman; Gereken cezayı verseydik şimdi her önüne gelen bu kapıları zorlayamadı demeye getiriyorlar.

61-Sizler ki akıllı kişilersiniz,

bu garip dizelerin bir tül gerisinde gizlediği
benzetmeyi anlayabilirsiniz.

Dante’nin akıllı olan anlar dediği bu benzetme (doktrin) hakkında –tabii ki – bolca tartışma mevcut. Medusa’yı kastettiğni söyleyenler (umutsuzluk, sapkınlık, katı irade, vb.) , perilerden bahsettiğini söyleyenler (cehennemdeki tüm günahlar ya da ana günahlar, ya da pişmanlık, vb.) , ya da her ikisini düşünenler. Hatta biraz sonra gelecek meleği işaret ettiğini düşünenler. Tonla görüş var. Ben kendiminkileri yukarıda belirmiştim. Siz de bir şeyler bulun kendiniz için:)

67-Sıcaklık farkından kaynaklanan,

ormanlarda eserek engel tanımadan
dalları kıran, kopartan, savuran,

tozu dumana katıp çobanları, hayvanları

sürükleyen amansız bir kasırganın
uğultusu gibiydi.

Buradaki benzetmeler Aeneis’te iki yerde geçiyor.

76-Su kurbağalarının, baş düşmanları
su yılanlarından kaçıp, kendilerini
sudan karaya atmaları gibi,

Burada da Ovidius’un Metomorfoz’una bir gönderme mevcutmuş.

79-binlerce ruhun, ayakları ıslanmadan
yürüyerek Styks’ten geçmekte olan
birinin önünden kaçtıklarını gördüm.

İsa gibi –  Matta 14-25  “Sabaha karşı İsa, gölün üstünde yürüyerek onlara yaklaştı.”

82 -Sık sık sol elini uzatıyor,

ağır havayı yüzünden uzaklaştırıyordu:

Buradaki meleğin tavırlarını Romalı şair Statius’un Thebaid’inde Merkür’ün (Hermes) davranışlarına benzetmiş yorumcular. Tabii ulağın kimliği yukarıda bahsettiğim gibi muallakta hala.

89-Kapıya gitti, bir değnekle dokunup açtı

Burası yine Merkür’ü andırıyor. Bu kez Ovidius’un Metomorfoz’undan.

91 -“Ey cennetten kovulmuş adi yaratıklar” diye

Düşmüş melekler

97-Yazgıya başkaldırmanın anlamı ne?

Unutmadınızsa eğer, Kerberos’un çenesiyle
boynunun havı döküldü bu yüzden.”

Burada Herakles’in  Kerberos görevine bir gönderme yapılıyor. Bir de şöye nir şey varmış, ortaçağ Hıristiyan alimleri tıpkı Dante’nin burada yaptığı gibi mitolojiyi Hıristiyanlaştırmaya çalışmışlar bir şekilde. Cehenneme inme olayından dolayı mitolojinin iki büyük kahramanı Herakles ve Theseus’u da bir İsa figürü olarak görmüşler. Gerçi burada Dante’nin onlarla özdeşleştiğini söylemek de yanlış olmaz.

100-Sonra bize bir şey söylemeden,
kafasını o anki işinden
daha önemli bir iş kurcalayan biri gibi;

çamurlu yola döndü yeniden;

Burada meleğin kayıtsız tavırları, cehennem sakinlerinin tanrı için ne kadar önemsiz olduğu hakkında bir fikir veriyormuş bize. Melek de bir an önce terk etmek istiyor bu gereksiz yeri.

106-Hiçbir direnmeyle karşılaşmadan girdik kente;

Muhtaç oldukları kuvveti-gazabı- melek sağladı zaten.

107-bu kalenin içindekileri çok merak eden ben de,

Turist Dante:) Ama yukarı çemberlerden daha korkunç şeylerle karşılaşacak buralarda.

112-Rhône ırmağının durulduğu Arles’da
ya da İtalya’yı ayırıp, sınırlarını
çizen Carnaro dolaylarındaki Pola’da

Eski Roma’nın iki ünlü mezarlığı. İkisinde de mezarlar toprağın altında değil lahitler şeklinde. İşte mezarların alev alev yanmaları böylece daha anlamı oluyor.

127- Dedi ki: “Bunlar sapkınlarla
her mezhepten yandaşları,
sandığından da dolu buranın mezarları.

Bu mezarların sakinlerini sonraki kantlarda göreceğiz.

132-Bunları söyleyip, sağa doğru dönünce

Meşhur sağa dönme olayı. Koca koca adamlar yüzyıllarca uğraşmış Dante niye sağa döndü burada diye, garip bir şekilde çalışıyor insan aklı.

Evet, alt cehenneme girdik nihayet, önümüzdeki kantoda buradaki sapkınları tanıyacağız herhalde. Şansına ben de bir iki hafta önce Emrah Safa Gürkan’ın sapkınlar videosunu seyretmiştim, onu da ekleyeyim buraya, bir sorun olmaz herhalde. En azından ilgisiz arkadaşların konuyla ilgili bir fikri olur. İyi seyirler, görüşürüz önümüzdeki bölümde.

Yorum bırakın