on beş dakikada ne yazılır ki,
dört şarkı , sekiz günlük sayfası, iki mezar taşı
birer sagu, sav, destan, bir de arka sayfaları
üç fincan, yarım kupa , bir kadeh, çeyrek şişe
altı özlü, dört özsüz söz, üç fıkra, bir hikaye
bir yapay bir doğal uydu, bir kırmızı, bir mavi gezegen
üç nehir , iki dağ, bir semt içinden tren geçen
bir erkek bir kadın iki kişi, bir de uğraşıyorlar sürekli
görmeden duymadan birbirlerini
içine girebilmek için on beş dakikaya
yetişebilmek için sondaki vagona
iki dağ üç nehir, iki gezegen ve uydu sonra
hikaye fıkra ya da sözlere gelmeden sıra
çeyrek şişe şarap kalmıştı ortada,
olmasa da kadeh fincan ya da kupa
sadece destanlar,sagular, savlar değil
arka sayfaları da yazacaktı belki onları
sonrası da, ne şarkılar, ne de günlükler,
sadece soğuk mezar taşları
girebilirdiler mi on beş dakikaya sevgililer
on beş dakikada ne yazılır ki,
bir erkek, bir kadın, iki kişi
bir de şiir yazılabiliyormuş