Demek Ulysses’i Okumak İstiyorsun ? Bölüm 1 Telemachus

Evet yolculuğumuz başlıyoruz tekrar. Başka bir yerde olsaydım SPOILER uyarısı verirdim, ama siz biliyorsunuz zaten Ulysses’ın ıncığını cıncığını çıkaracağımızı. Ve “Ulysses Nedir?” yazısından geldiyseniz bunun yavaş ve zorlu bir yolculuk olacağının farkındasınız.

Öncelikle kaynaklarımı sıralayayım. Nevzat Erkmen ve Fuat Sevimay’ın çevirileri elimde mevcut. Armağan Ekici’nin kitabını geç kaldığım için edinemedim ne yazık ki. Nevzat Erkmen’in çevirisi -bence tabii- ağır ve orijinalden sapmamak için gereksizce zorlaştırılmış. Fuat Sevimay’ınki nispeten daha kolay okunuyor, kelimeleri günümüz argosuna uyarlamış bolca. Ama orada da ufak da olsa bazı hatalar ve eksiklikler mevcut ilk bölümden fark ettiğim üzere. Bunun dışında yine Nevzat Erkmen’in derlediği Ulysses sözlüğü var, detaylı.  Ve ana yazıda bahsettiğim Joyce Project sitesi ile Genius sitesindeki Ulysses sayfaları var. Aşağıda genel olarak açıklayacak olsam da ilk bölümü kitapta binlerce gönderme mevcut (bazıları hala tartışma konusu). Bu yüzden istediğiniz şeyi yorumlarda sorabilirsiniz bana. Elimden geldiğince açıklamaya çalışırım.

James Joyce’un yirminci yüzyılın en önemli kitapları arasında gösterilen Ulysses’indeki ilk durağımız Odysseus’daki kahramanının oğlu ile aynı adı taşıyan ilk bölüm Telemachus.

Homeros’un evrenine dönüyoruz hemen ve bu ilk bölümde Truva Savaşı’nın 10 yıl sonrası ile karşılaşıyoruz. Savaş sonrası  Odysseus dışındaki tüm kahramanlar eve dönmüş. İthaka’da eşi Penelope, kendisinin dönmeyeceği umuduyla karısıyla evlenmek isteyen yüzden fazla talipli ve oğlu Telemakhos Odysseus’u beklemekte.(Homeros’un abartmayı sevdiği hepimizce malum)  Zeus umudunu kaybetmek üzere olan Telemakhos’a Tanrıça Athena’yı gönderiyor babasının bir arkadaşı kılığında. Athena Telemakhos’a babasının hala yaşadığını, yakın zamanda İthaka’ya döneceğini, onun da babasından haber almak için yola çıkması gerektiğini söylüyor. Telekmakhos daha sonra annesinin ve taliplilerin ısrarlarına rağmen İthaka’dan ayrılıyor ve biz de bir taşla iki kuş vurarak hem Odysseus’a hem de Ulysseus’a başlamış oluyoruz.

Ulysses’de bölümlerin adlarına ya da dair herhangi bir şey geçmiyor. Ama daha sonra Joyce’un 1920 yılında arkadaşları için hazırladığı şemadan öğreniyoruz isimleri. Yine olayın geçtiği gün, saatler ve diğer bir takım şeyler bu şemadan çıkartılmış. İki şema var internette: (Sevdiği iki arkadaşı varmış herhalde Joyce’un) Gilbert ve Linat şemaları. Joyce’un kafasından geçenler hakkında bilgi sahibi olmak için bunlardan bilgileri eklemenin faydalı olacağını düşünmekteyim. Kitabı okudukça bu veriler bir anlam ifade etmeye başlayacak. Özellikle hemen her bölümün farklı bir teknikle yazıldığını ve farklı bir tema içerdiğini göreceksiniz.

Sahne: Kule (Dublin Merkezine 7 mil mesafede bulunan Sandycove’da bulunan Martello Kulesi)

Organ: Yok

Sanat: Teoloji

Renk: Beyaz ve Altın Rengi

Simge: Mirasçı

Teknik: Genç anlatıcı

Anlam: Yarışma/çekişmedeki Mülksüz Oğul

Neden yazdığını açıklama gayretine girmiş diyebilirsiniz belki Joyce için ama emin olun, bunlar okyanusta birer damla sanki. Neyse kitaba geçelim biz.

Üç ana bölümü var kitabın. İlk  ana bölümü (yani ilk üç bölümü) Joyce’un bir önceki kitabı “Sanatçının Genç Bir Adam olarak Portresi”nin ana kahramanı olan (ve kendisiyle özdeşleştirdiğini öğrendiğimiz) Stephen Dedalus üzerine kurulu. Direkt Ulysses’e başladığımız için o kitabın sonunda hırslı ve kibirli bir genç şair olan Stephan’ın Paris’teki tıp eğitimi için 1902’de Dublin’den ayrıldığını bilmemize olanak yok. (Ya da öğrenebiliriz şu anda olduğu gibi farklı kaynaklardan.) Stephen okulu bırakmış ve bohem bir hayat sürdürmüş Paris’te. 1903 yazı gibi annesinin hastalığı üzerine Dublin’e geri dönmüş. Annesinin ölümünden sonra İrlanda’da kalmaya devam etmiş yas giysileriyle. Kitabın başlangıç/bitiş/oluş günü olan 16 Haziran 1904 günü de Buck Mulligan’la eski bir topçu kulesinde yaşıyor İrlanda’da. (Joyce gerçekten de benzer bir kulede bir arkadaşı ile yaşamış, zaten Buck Mulligan’ın bu arkadaşı Oliver St. John Gogart’dan esinlendiği biliniyor)

Sonra o ilk cümle ile karşımıza çıkıyor sarman ve babaç Buck Mulligan (Armağan Ekici oturaklı ve toraman kelimelerini kullanmış burada, neden heybetli ve tıknaz gibi bildik kelimeler kullanılmadığını anlamıyorum gerçi ben. Belki de ilk cümleden itibaren bu kitabı okumak herkesin harcı değil demek istiyorlar. Bozmayın ama moralinizi, o çevirinin üstünden çok sular aktı.- Fuat Sevimay çevirisinde semiz ve haşmetli geçiyor, daha anlaşılır) Stephen sessiz ve içine kapanan birisiyken, Buck şamatacı ve günümüzde Alfa erkeği denilen tiplerden. İlişkileri de haliyle bir Buck’ın üstünlük kurmaya çalışması ve Stephen’in kabullenmesiyle geçiyor. Her şeyle alay ediyor Buck; Stephen’ın aldığı Cizvit eğitimiyle, annesinin ölümü esnasında dua etmeyi reddetmesiyle, İrlanda folkloruyla, zamanın gözde şair ve yazarlarıyla, ama en başta dinle. Katolik kilisesinin bir çok uygulamasını tiye alıyor bölümün başından sonuna kadar.

Evet, kulenin tepesinde Buck Mulligan ayinsel bir şekilde tıraş olurken karşılaşıyoruz 08:00’da bu iki gençle, günümüzdeki yaşıtları gibi konuşmalarının çoğunu da anlamıyoruz fazla. Çeşitli göndermeler var hep. Joyce bu bölümde üçüncü şahıs olarak başlamış hikayesini anlatmaya. Ama bazı noktalarda Stephen’in beyninin içine girerek, o bilinç akışı denilen şeyi yapıyor. Hayır, düşündüklerini bir düzen içerisinde anlatmıyor. O an kafasının içinde olan şeyleri, çağrışımları; kelime, cümle parçacıkları içinde yansıtıyor bize. Sonra da tekrar normal hayata dönüyoruz.

Kulede son dönemde kalan bir ziyaretçinin daha olduğunu anlıyoruz. Bir İngiliz (Sakson) olan Haines, belki biraz İrlanda Kültürünü tatmak, belki de Stephen ile Buck’ın entelektüellitesinden faydalanmak için bu bohem hayata dahil olmuş. Karşılıklı çıkara dayalı bu ilişkide Buck da Stephen’ın para sızdırmasını istiyor tabii Heines’dan. Stephen da bölümün bir yerinde İtalyan ve İngiliz efendilerinden (Kilise ve Kraliçe) başka birine daha hizmet ettiğini söylerken kendisini Buck’ın bir hizmetçisi gibi gördüğünü kastediyor. Başka bir yerde bu üçüncü efendinin İrlanda olduğunu söylüyor gerçi. Evet bölüm boyunca bir takım şeylerden başka şeyler çıkarıyoruz ve bunların tam olarak doğru olup olmadığını geçen bunca yıla rağmen tam olarak bilemiyoruz. Böyle modernist bir kitap olunca, insanlar her şeyde başka bir gönderme arıyor anladığım kadarıyla. Bu çıkarımların hepsi Joyce’dan mı kaynaklanıyor, tam emin değilim doğrusu.

Bölümün sonunda Stephen da Telemakhos gibi ayrılıyor, yüzen Buck’ı ve Heines’ı bırakarak arkasında. (Gerçi Buck’la 12:30’da bira içmek için sözleşiyor yine)

Sadece üç adamın kulede kahvaltı yapışı ve yüzmeye gidişleri anlatılıyor gibi görünmekle birlikte çokça söylediğim gibi birçok tema ve gönderme mevcut bölümde. Özellikle birçok yerde akıllara Hamlet geliyor. Onun dışında, W.B.Yeats, Oscar Wilde,ve bilip bilmediğimiz bir çok şair/yazar biz fark etmesek de geçiyor önümüzden. İrlanda halk şarkıları geçiyor. Kilise ayinleri geçiyor, bel altı şakalar geçiyor, böyle olunca da yirmi iki sayfalık bölümü okumak iki gün sürüyor.

Size moral bozucu bir başlangıç olarak gelebilir elbette bu, hiçbirimiz yirminci yüzyıl başı İrlanda’sına aşina değiliz ki. Ama bu giriş bölümünde bile yakın gelen göndermeler, zevkle alınan zeka kırıntıları mevcut, ya da şunun gibi şiirler:

Görüp görebileceğiniz en tuhaf genç benim
Babam bir kuş, Yahudidir anneciğim
Marangoz Yusuf ile mi, yok daha neler
Şerefine içtiğimiz Golgota ile havariler
 
Kim ki benim yüce kutsiyetime inanmaz
Sudan damıttığım şarabın tadına beleş bakamaz
Mecbur suya talim edip kafayı bulmak isterler
Şarap içenin de dön dolaş su dökmesine akıl erdiremezler

Ben devam edebildiğim kadar edeceğim bu seriye sizinle ne kadar sürerse sürsün. Şimdilik Stephen’in bilincinden bir arka plan müziği ile veda ediyorum kitaba. İkinci bölüm olan Nestor’da görüşürüz.

Missa Papae Marcelli

“Demek Ulysses’i Okumak İstiyorsun ? Bölüm 1 Telemachus” için 7 yorum

  1. […] İLK BÖLÜM TELEMACHUSİKİNCİ BÖLÜM – NESTORÜÇÜNCÜ BÖLÜM – PROTEUSDÖRDÜNCÜ BÖLÜM – CALYPSOBEŞİNCİ BÖLÜM – LOTUS EATERSALTINCI BÖLÜM – HADESYEDİNCİ BÖLÜM-AİOLOSSEKİZİNCİ BOLUM-LESTRYGONİANYALİLARDOKUZUNCU BÖLÜM – SKYLLA VE KHARYBDİSONUNCU BÖLÜM-WANDERİNG ROCKSON BİRİNCİ BÖLÜM-SİRENLERON İKİNCİ BÖLÜM-KİKLOPLARON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – NAUSİKAAON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM-GÜNEŞİN ÖKÜZLERİON BEŞİNCİ BÖLÜM-KİRKEON ALTINCI BÖLÜM-EUMAEUSON YEDİNCİ BÖLÜM -İTHAKAON SEKİZİNCİ BÖLÜM- PENELOPE […]

    Beğen

  2. Hayretler içindeyim. Harcanan emek bir yana, bunu söylerken de içim gitti, çözümlemedeki zekâ geçişleri etkisinde kaldım.
    Okudum, bir daha okurum, yahu herkes okusun.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s