`nam sibyllam quidem cumis ego ipse
oculis meis vidi in ampulla pendere,
et cum illi pueri dicerent: sibulla ti thelis;
respondebat illa: apothanein tehelo.‘ [1]
Ezra Pound’a
il miglior fabbro[2]
Ölülerin Gömülmesi[3]
Nisan[4], ayların en zalimi, çıkartır
Ölü topraklardan leylakları, karıştırır
Hafıza ile arzuyu, canlandırır
Soluk kökleri bahar yağmuruyla.
Kış sıcak tuttu bizi, kapladı
Yeryüzünü unutkan karıyla, besledi
Küçücük bir hayatı kuru yumrularıyla.
Yaz şaşırttı bizi Starnberg gölü yakınlarında
Ani sağanağıyla,sığındık bir kemerin altına,
Ve güneş açınca devam ettik Hofgarten’a[5]
Ve kahve içtik, ve konuştuk bir saat boyunca
Bin gar keine russin, stamm’ aus litauen, echt deutsch[6]
Ve daha çocukken, kalıyorken Arşidüklerde
Kuzenimde, kendisi beni kızakla gezdirirdi,
Ve ben korktuğumda, o da derdi ki Marie,
Marie sıkı tutun, kayardık aşağıya doğru.
Dağlarda, işte orada özgür hissedersin.
Geceleri çoğunlukla okurum, güneye giderim kışın da.[7]
Hangi kök tutar, hangi dal fışkırır
Bu taş yığınından? İnsanoğlu[8],
Söylemezsin, bulamazsın, çünkü tek bildiğin
Bir yığın kırık suret [9], güneşin dövüp durduğu
Ne korunak bulurlar ölü ağaçtan, ne huzur verir cırcır böcekleri
Ne de suyun sesini duyarlar kuru taşta. Sadece
Bu kızıl kayanın altındaki gölge
(Gir sen de bu kızıl kayanın gölgesine)
Ve ben, arkandan kovalayan sabahki gölgenden de
Seni karşılamak için kalkan akşamki gölgenden de
Farklı bir şey göstereceğim sana
Korkuyu göstereceğim sana bir avuç tozda
frish weht der wind
der heimat zu
mein irisch kind,
wo weilest du? [10]
“Bir yıl önce bana sümbüller vermiştin ilk kez.
Bana sümbül kız demişlerdi”
-Ama geç saatte döndüğümüzde Sümbül bahçesinden,
Ellerin doluydu ve saçların ıslaktı ve ben
Konuşamıyor, göremiyordum,
Ne ölüydüm ne canlı ve hiçbir şey bilmeden,
Işığın yüreğine bakıyordum ve sessizliğe.
Oed’ und leer das Meer.[11]
Madame Sososstris[12], şu ünlü falcı
Üşütmüştü epeyce, yine de
Herkes bilirdi onu Avrupa’nın en bilge kadını,
İşte, dedi elinde lanetli bir desteyle,
Senin kartın , Boğulmuş Fenikeli Denizci[13]
(Bak! Bu inciler de bir zamanlar gözleriydi,)
İşte Belladonna , Kayaların Hanımı[14]
Farklı durumların kadını
İşte Üç Değnekli Adam[15] ve işte Çark[16]!
Ve burada tek gözlü tüccar[17], ve bu boş kart
Onun sırtında taşıdığı bir şey var burada
Benim görmemim yasaklanmış ama. Bulamıyorum
Asılmış Adamı[18]’ da. Denizde boğularak ölmekten korkmalı.
Bir yuvarlakta dönerek yürüyen kalabalıklar görüyorum . [19]
Teşekkürle. Sevgili Bayan Equitone’u görürseniz
Yıldız falını şahsen getireceğimi söyler misiniz?
Bugünlerde insan dikkatli olmalı.
Hayal şehir [20]
Bir kış şafağının kahverengi sisi içinde
Bir güruh aktı Londra Köprüsünden , oldukça fazla
Düşünmemiştim ölümün mahvettiğini bu kadar fazla[21]
Kısa ve seyrek iç çekişler nefeslerle veriliyor[22]
Ve bütün bakışlar sabit, ayaklarda kalıyordu[23]
Tepeyi aşıp , aktılar Kİng William caddesinden,
Aziz Mary Woolnoth’ın saatleri tuttuğu yere
Dokuzun son vuruşunun ölü sesiyle .
Orada tanıdık birini gördüm ve durdurdum :”Stetson”
“Sen, hani Mylea’de[24] benimle birlikteydin gemilerde
“Ne oldu geçen yıl bahçeye diktiğin ceset?
“Flizlenmeye başladı mı? Çiçek verecek mi bu sene?
“Yoksa ansızın gelen o don yatağını mı bozdu?
“Ah,uzak tut şu köpeği o zaman, insanın sadık dostu[25]
Yoksa tırnaklarıyla kazıp çıkarır yeniden onu
Sen! hypocrite lecteur! – mon semblable, – mon frère!“[26]
[1] sibyl’i cumae’de kendi gözlerimle gördüm
cam bir kavanoz içinde yaşıyordu,
oğlanlar sorunca, “sibyl ne oldu?”
yanıtı hep şuydu, “ölümü özlüyorum.”
(Petronius, Satyricon, XXVI) Sibyll ölümsüzlüğü kazanan ama sonsuz gençliğe sahip olmayan Cumae’i kahin
[2] En İyi Usta (Dante , İlahi Komedya , Araf XXVI’de Arnault Daniels için söylenmiş)
[3] Genel Dualar Kitabı
[4] Geoffrey Chaucer’in Canterbury Hikayelerine gönderme. O Nisan’ın en güzel ay olduğunu söyleyerek başlıyor
[5] Münih’de bir park (Court Garden)
[6] Ruslukla alakam yok, Lİtvanya’dan geldim ve gerçek bir Alman’ın
[7] Burada geçenler Kontes Marie Larisch’in otobiyografisi “Geçmişim’den alınmadır.
[8] (T.S.Eliot) Eski Ahit Ezekile II – (T.S.Eliot) Tanrının Ezekiel’e peygamberliğini verirken yaptığı çağrıya gönderme (Son of Man stand up on your feet and I will speak to you.)
[9] (T.S.Eliot) Eski Ahit Ecclesiastes – İlgili metinde alakalı bir şey bulamadım, ama eski çağlardaki yıkılmışlıkla, badem ağaçlarının ve çekirgelerin rahat vermemesi ile ilgili bir ayet var anladığım kadarıyla.
[10] Tristan ve Isolde I (Wagner’in Operası) I5-8.Dizeler (Bir gemici geride bıraktığı kızı hatırlıyor)
Taze rüzgarlar eser
Anayurduma
Benim İrlandalı Çocuğum
Nerelerde Gezersin
[11] Tristan ve Isolde III – Issız ve boş Deniz (Isolde’nin gelişi için denizi gözleyen çobanın verdiği yanıt)
[12] Aldoux Huxley’in “Chrome Yellow” kitabında geçen büyücü Sesostris’e gönderme (Alay amaçlı?)
[13] Tarot kartı-Denizde boğulma? 4.bölümle ilgili. Burada Tempest (W.Shakespeare) göndermesi de var bir sonraki satırda
[14] Tarot Kartı – Kayalıkların Hanımı (Meryem, Da Vinci’nin ) Wasteland’in hanımı ?.
[15] Tarot Kartı
[16] Tarot Kartı – Kaderin Çarkı, Hayatın çarkı
[17] Tarot Kartı+Taşıdığı yük? Hayatın anlamsızlığı, bilincin yükü?
[18] Tarot Kartı, İsa?
[19] Dante’nin cehennemine gönderme/Hayatın çarkı?
[20] C.Baudilaire – Yedi Yaşlı Adam
[21] Dante, Inferno iii
[22] Dante , inferno iv
[23] Wilfred Owen “ Men Marched Asleep”
[24] Pön savaşlarında bir muharebe
[25] John Werbster- White Devil. “Oyundaki kurt’u Eliot köpeğe çevirmiş.
[26] C.Baudliare , Okura “Sen! –ikiyüzlü okur – ikizim – kardeşim”