Kışı Yürümek

Yürüyorsunuz çimenlerin içinde. Ne zaman, nerede, önemli değil. Gözleriniz kapalı, benim gibi.
Bİr iki damla sızıyor saçlarınızın arasından. Plansız gebeliğe benzer bir sıkıntı kaplıyor içinizi. Yalnız mıyım diye etrafınıza bakınmaya çalışıyorsunuz. Ama hala kapalı gözleriniz.

Başlıyorsunuz şarkı söylemeye, bilmediğiniz bir şarkı aslında, hem de Fransızca, aradaki “Mais Je’taime”kelimelerinden anlıyorsunuz ya da anladığınızı sanıyorsuuz hepiniz ya da biriniz. Hala kaç kiş olduğunuzu bilmiyorsunuz. Ama o okuduğunuz , hayalini kurduğunuz şiirlerdeki sarı sisin etrafınızı çevrelediğini hissediyorsunuz.

Yağmurun hızı yavaşça artıyor, siz, daha yavaş ama, bırakmaya başlıyorsunuz damlalarınızı. Her şiir ve bazı şarkılar duygulandırıyor sizi. Yaşlandıkça daha hassaslaşıyor insan ama siz gerçekten yaşlanıp yaşlanmadığınız bilmiyorsunuz. Sadece ağlıyuorsunuz sessizce. Birbirinizin sesini de duymuyorsunuz, hala emin değilsiniz çünkü sayınızdan.

Ama eminsiniz o kötücül sisin içinde kaybolduğunuzun . Kahverengi de olabilir belki. Bir deniz fenerinin sesi geliyor uzaktan, gözleriniz kapalı sadece seslerle iletişim kurduğunu düşünüyorsunuz Woolf gibi. Bir kaç ceset geliyor aklınıza. Ya da her biriniz bir ceset düşünüyorsunuz çoğulsanız. Niye bunlar benim başıma geliyor diyorsunuz?

Henüz bir şey yok. Fransızca şarkı devam ediyor dilinizde. Bronz bir kalp donmuş bir ok tarafından vurularak çatlıyor şarkınızda, ya da siz öyle sanyorsunuz. Hala Fransızca bilmiyorsunuz . Ama anlıyorsunuz doğayı. Duruyorsunuz, yere eğiliyorsunuz bir şey koparmak için. Eminsiniz orada bir şey olduğuna.

Her gece bir buçukta piyano sesiyle
Diğer taraftakileri davet eder zaman
Tek bir gül yeter ortamı sakinleştirmeye
Düşünmeden çok fazla başka bir yalan
Tarihini kaybetmiş bir ruh eliyle
Anlamadan uykuya dalacak son kalan

Gözlerinizi aralıyorsunuz elinizdeki donmuş parçaya bakmak için. Kristal beklediğiniz gibi, ne beklediğinizi bilmediğinizi fark edip kapatıyorsunuz gözlerizi hemen. Yürümeye devam ediyorsuz bu kez çıplak ayakla. Diyalog kuruyorsunuz kendinizle benim gibi. Birden çok ses duyuyorsunuz ya da sesiniz yankılanıyor.

Soğuk, nem, ıslaklık, su, kar, birikinti, gölcük, nehir, deniz, okyanus ya da başka bir şey ayaklarınızdan giriyor bedeninize. Bildiğinizi anlıyorsunuz. Sevdiğinizi anlıyorsunuz. Karanlık diye düşünüyorsunuz. Bir tek ayın sesi var sizinle iletişim kurmaya çalışan Waters gibi. Gözyaşlarınız ayaklarınızdan çıkıyor bedeninizden, tek oluyorsunuz yerle, suyla , okyanusla, dünyayla, tanrıyla.

Yürüyorsunuz ama hala. Ağlayarak, anlayarak, şarkı söylerek yürüyorsunuz toplu halde ya da tek. Ben diyorsunuz ya da biz benim gibi şarkıda. Sadece kimsenmin fark etmediği ufak bir hatayım devre şemasındaki. Bir işlev bozukluğu, arıza. Biraz daha dikkat ederse kolaylıkla bulup izale edebilir yanlışı. Kar yağmaya başlıyor. Yanağınızdaki taneden anlıyorsunuz.

Ayın sesi gitgide artıyor, deniz fenerinin sesi gitgide artıyor, karanlığın sesi gitgide artıyor. Her şey gitgide artıyor. Uykunuz geliyor. İleride bir ışık olabileceğini düşünüyorsunuz. Işığınm siz olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ölümsüz olduğunuzu düşünüyorsunuz . Yalnız olduğunuzu düşünüyorsunuz. Cesur olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ben olduğunuzu düşünüyorsunuz.

Duruyorsunuz. Elinizdeki kristali yavaşça yere bırakıyorsunuz. Ayağa kalktığınızda beni fark ediyorsunuz dibinizde. Sıcağı ya da ateşi ya da sadece beni hissediyorsunuz. Şarkı söylemeyi kesiyorsunuz benimle birlikte. Haydi, dediğimi duyuyorsunuz Fransızca, anlıyorsunuz ya da sadece. Bir tek benim sesim var Barbara gibi. Gözlerinizi açmaya çalışıyorsunuz ben sizi götürürken oraya.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s