Dün bugün ve yarın
Şuursuz akışı zamanın
Belli işkenceler alışmak zorunda kaldığın
Belli günahlar aydınlığa çıkan
Loş bir barda, cazın soluk ışığıında
Ağırlaşıyor her an daha fazla
Sol omzundaki o yararlı şeytan
İyileşiyor yaralar inadına
Yandıkça ruhun ateşiyle özlemin
"Dulcinea ilk karşılaştığında anlamamıştı
Alonso Quixano adındaki zavallı adamı
Ömrüm sizindir, diyordu yaşlı çaresizliğinde
Ne geçecekti ki eline bir kaç sefil nefesten başka
Peki kaç sırtlan girecekti bundan sonraki yaşamına"
Dün bugün ve yarın
Şuursuz akışı zamanın
Sınırsız sıkıcılığı altında döngünün
Yakacak güneş yine hiç acımadan yine
Yalnız kendini sever çünkü Helios
Bir de altında parlayan şu denizi
Su ki en büyük hasreti ateşin
Bir damlası için razısın tacını fedaya
Hiç değilse o bahçeye gömülmek için
"Hep nefret etti topal Vulcan'dan Venüs,
Başka bir tanrıyı, gerçek birini aldı evine gizlice.
Anlar sona erip de mayıştığında kızıl savaşçı
Satirlerin büyülü şarkılarının eşliğinde,
Fark etti güzelliğin adı öfkesinin asıl kaynağını"
Dün bugün ve yarın
Şuursuz akışı zamanın
Gözlerin göremediğini anlayanın, gecenin vakti
Belki de en güzel anı günün
Zıtlıklarla var oluyor tüm şarkılar
Ama her şey, hepsi o bildiğin yerde aslında
Alıştığın, kabul ettiğin gibi bütün olması gerekenler
Bir şey eksik sanki, hani o hayatın boyunca aradığın
Bulduğunu sandığın koku, kaybettin yine değil mi?
"Duramıyordu karanlık duvarların arasında Hellelil
Çıkaramıyordu aklından bir türlü o kirli öpücüğü
Koşuyordu ama geceleri çılgınca o bahçede
Bağırıyordu dört bir yana şovalyesinin adını
Bilmiyordu sanki acılarının henüz başladığını"
Dün bugün ve yarın
Şuursuz akışı zamanın
Güzelliğin göreceliğinde sürüklenen yanın
Vahşi olduğuna inandığın o kirli kanın
Bir parça beyaz olduğunu sandığın kapkara kalbin
Kaç kişi gerekiyor anlatmak için seni
Kaç kelebek daha incinecek senin yüzünden
Evet hep derdin herkes biraz kötüdür diye
Ama sen bu sonu çok önceden hak ettin
"Juliet gözlerini açıp da öldüğünü görünce aşkının,
Herşey geçti içinden, acı, nefret, şevkat, intikam,
Ama bir şey vardı ki onu en çok utandıran
Belki de hançeri kendi karnına saplamasına sebep olan
O bir anlık kısacık ferahlama anının pişmanlığıydı"
Dün bugün ve yarın
Şuursuz akışı zamanın
Aydınlanmalı artık hatıraların kararttıkları
Hazır olunmalı kavgaya gökyüzünün güçleriyle
Ve savaşmalı kanının son damlasına kadar
Ağlayan tek bir çocuk kalmayana dek
Ya da sen tek başına kalıp diz çöktüğün,
Yukarı bakıp silerken gözyaşlarını
Tükeneceğini anladığın zaman o gidince
"Biliyordu eninde sonunda gemilerin kalkacağını Dido
Yeterince cesur değildi çünkü Aeneid
Canını belki ama terk edemezdi halkını
Sevdiği kadın uğruna, Vergilius yazmıştı kaderini
Neden öldürmedi peki, neden öldürmüyorsun beni?"
Dün bugün ve yarın
Şuursuz akışı zamanın
Unutmanın ve uyumanın beklendiği saatler belki
Hep en güzeli aslında bilmemenin elması
En sevdiğin şeyler hep en uzak olanlar
Yaşamak istediğin hayat bir başkasının
Gerçekten tek istediğin bir gülümseme mi senin?
Yoksa pembe bir sardunya mı olmak isterdin sadece
Uzaktaki gizli bir bahçede, başka bir gülün elinde
"Elmadan beri bocaliyordu Adem, farklıydı
Geceleri dua ederken kendisini kovan tanrısına
Havva ağlıyordu biraz ötede tek başına
Yetmiş miydi o fedakarlık gerçekten
İkisinin de sonsuza dek mutlu olmalarına?"
Dün bugün ve yarın
Şuursuz akışı zamanın
Hepsini yaşadın teker teker
Alonso, Vulcan, Hildebrand, Romeo, Aeneid ve Adem
Dulcinea, Venüs, Hellelil, Julliet, Dido ve Havva
Yazdığını düşünüyorsun tarihi, bildiğini düşünüyorsun
Evet saçma erkeklerin dünyası bu kadınların ağladığı
Ama tek gerçek var, yaşamlarımız son derece sıkıcı
Dün geçti, yarın meçhul, zaman akmasa da olur bundan sonra
Bugün var sadece, bırak herşeyi, başla yaşamaya
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili