Öldüm mü?

Sarsak sarı hayatlar Soluk bembeyaz suratlar Hangimiz yaşıyor, hangimiz ölü Kim biliyor gerçekte dünü Kırık parçalanmış bir canavar Dökülüyorum her bir kelimeyle Söylemedi kimse biteceğini Hazırlamadı karanlığa Uyanabilecek miyim artık Bitecek mi yalanlar Yapış yapış bacaklar Kükürt mü kokuyor burası Nefes almaya çalışan bir köpek Ruhunu satmış, bağırsaklarını Bitiyorum yavaş yavaş Satıyorum bedenimi, satıyorum Dişlerimi,… Continue reading Öldüm mü?

Dört Kişilik Yalnızlık

Dört yüz var masada oturan Bulanık ama tepsiyi taşıyan adama hepsi Uzak yerleri düşündüğünden belli Şarkıyı da dinlemiyor garson Boyunu aşan şeylere şu an ilgisi Dört değişik insan var masada. Bildik bir şarkı söylüyor sahnedeki Her akşam aynı, aradan sonraki dördüncü Birkaçı ağlıyor kalanı uzaklarda Ne zamandır ıslanmamış gerçi onun gözleri Dört farklı siluet uzaktan… Continue reading Dört Kişilik Yalnızlık

Geceden Kalan

Yıldızları göremiyorum bu parlak ışıkların altında Ama herkes gidip ışıklar söndüğünde O koyu mavi dökülüyor parça parça üzerime İşte o an seni bulmak için yukarı baktığımda Orion gülümsüyor sanki hiç bir şey yokmuş gibi İncindin mi, üzüldün mü, vaz mı geçtin, ne olur söyle Yediğin en saçma meyve bu muydu bu gece Ya da yaz… Continue reading Geceden Kalan

Şiir içinde yayınlandı

Düşenler

Her şey düşüyor etrafımda Ses yok ama hiç Yalan çünkü olan biten Söylediğim şarkı, oynadığım kumar Ölümü bekleyen herkes gibi Bugün, yarın, unutacağın başka bir gün Everest mi tırmandığımız? Karanlık mı bizi zorlayan? Yoksa şeytan mı arkada bırakan? Fandango galiba aldırmadığı tek dans Sol sağ sol sağ sol geri Koşuyorlar hep beraber sokaktan ileri Konuşabilsek… Continue reading Düşenler

Kötü

Döndürülebilirliğin başlangıcındasın yine.Değiştiğini sanıyorsun her şeyin. Öyle mi gerçekten? Değişebilir mi insan onca gerçeğe rağmen? Evet dönüyoruz yine, başlıyoruz ve ben her zaman yanında olacağım, her karar anında. ** “People talking without speaking People hearing without listening People writing songs that voices never share” Bir kere daha sapladı bıçağı, normalde farklı bir ses bekliyordu ama… Continue reading Kötü

Harita

Önümde bitmek bilmeyen kareler. Telefon üç adım sonra sağa dönmeniz lazım diyor. O bile farkında değil tek başıma olduğumun. İspanya diyorum, orada olsaydım belki. Ya da Brezilya, aşığım Foucault Sarkacından beri.  Sadece kareler var oysa. Bir de piyano sesi öteki odadan gelen. Yorganı çekiyorum yüzüme doğru. Önüme bakıyorum, bir adım daha ileri. Yüzüme dokunuyorsun, düşlüyorum… Continue reading Harita

İnandığımız Masallar  101-Yaratılışlar (3.Bölüm)

Evet, Titanları anlattık, tanrıları anlattık bir de insanoğlu’nun (Mankind humankind oldu herhalde ama buna insan insanı gibi bir ad verilmedi galiba. İnsanoğlu/kızı da diyebilirdim gerçi, neyse) doğuşuna geçelim eski Yunandaki. Sanki binlerce yıllık bir ara vermişiz gibi değil mi? Neyse ki “İnandığımız Masallar”a yeni başlayanlar fark edemeyecek bu boşluğu, ben de saçmalamayı kesecek kadar olgunlaşmadım… Continue reading İnandığımız Masallar  101-Yaratılışlar (3.Bölüm)

J.Alfred Prufrock’un Aşk Şarkısı -T.S.Eliot (Başka Bir Çeviri)

 S’io credesse che mia risposta fosse A persona che mai tornasse al mondo, Questa fiamma staria senza piu scosse. Ma percioche giammai di questo fondo Non torno vivo alcun, s’i’odo il vero, Senza tema d’infamia ti rispondo.[1] Hadi gidelim o zaman, sen ve ben Akşam gökyüzüne doğru yayılırken Uyuşmuş [2]bir hasta gibi ameliyat masasında, Hadi, geçelim o bildik tenha sokaklardan… Continue reading J.Alfred Prufrock’un Aşk Şarkısı -T.S.Eliot (Başka Bir Çeviri)

Uyku Her Şey

Her şey uykudan ibaretBazı insanların iddia edebileceği gibiTüm o görkemli şehir hikayeleriBattaniyeler, mayalı çörekler,Çarpılmış, yüz vermeyen aşk tanrılarıDışarı çıktığın ve unuttuğun o geceGüzel ama bilinmeyen olarak sınıflandırdığınO ölen tanrıcayı da mı yedinHer şey yüzde otuz beş indirimliHer şey bembeyazBir yerde gizli ninnilerYılışık aşk şarkıları olması lazımdı oysa.Sarı papatyalar, habersiz sonbahar yapraklarıGerçekti o gece her şey… Continue reading Uyku Her Şey

Kaybolan Şiir

Bir dosyam var benim, “Yeni metin belgesi” gibi (adı farklı sadece) . Biliyorum birçok kişinin vardır böyle takıntıları. Sonuçta daktiloyu bıraktı herkes, bilgisayara evrildik bir şekilde Belki de sadece ben, yazım kötü olduğu, çok kötü olduğu için belki de. Evrimle teselli ediyorum belki kendimi. Yazdığım şiirin silinmesini aptallığıma değil de evrime bağlamak daha çok tatmin… Continue reading Kaybolan Şiir