Hatırlar mısınız bilmiyorum, bu serimizin geçen bölümünde Yunan Mitolojisindeki Yaratılış kavramına başlamıştık. Unuttuysanız (epey bir zaman geçti çünkü) buradan bakabilirsiniz. En son Titanların dönemi başlamış Kronos kanlı bir şekilde başa geçmişti, bakmaya üşenenler için. Tabii başa geçtikten sonra verdi sözleri tutmayarak Kyklop’ları ve Hekatonkheir’leri yeniden Tartaros’a göndermişti.

Bir de bağrı yanık bir anne vardı hatırlarsınız, Kronos’un babası Ouranos’u devirmesine yardımcı olan, toprak anamız Gaia. Kronos’un olduğu kadar Tartaros’a gönderilen yaratıkların da nesi olan Gaia’nın kederi bitmek bilmemiş tabii. Kendisi aynı zamanda kehanet tanrıçası olan anamız Kronos’a mitolojilerde bir klasik hale gelen, “Bir oğlun seni devirecek” haberini verince kıllanıyor tabii titanların başı. Ölümsüzlük başa bela, veliahda yer yok. Kronos da zekice bir planla kaderini yenmeye çalışıyor, çocuk yapmamaya karar veriyor.

Söylemesi kolay tabii, Yunan tanrısı bunlar, uçkurlarını tutamamak en önemli özellikleri. Hatırlarsınız Kromos’u kardeşi yeryüzü tanrıçası (Gaia gibi) titan Rhea ile eşleştirmiştik. Kronos’un bu kurnaz planından kısa bir süre sonra ilk çocukları Hestia doğuyor. Bunun üzerine stratejisini değiştiren Kronos, kadın –erkek ayrımı yapmadan, kızını yiyor. Yutuyor aslında kurdun kırmızı başlıklı kızla büyükannesini yuttuğu gibi. Tabii Rhea şok oluyor, ama bir şey diyemiyor. Bu olay bundan sonra dört kez daha tekrarlanıyor. Demeter, Hera, Hades, Poseidon, bütün çocukları saf gibi kocasına götürüyor Rhea. Her seferinde Kronos kehanetti hatırlayıp yutuyor çocukları.

6. çocuğa gelince artık bir şeyleri çözmeye başlayan Rhea bir bilene danışıyor, annesi/kayınvalidesi Gaia’ya. Benzer sorunlardan muzdarip olan Gaia ona doğum yapma zamanı gelince Girit adasındaki Diktis (İda?)dağına gitmesini söylüyor. Bebek orada, Kuratalar kabilesinin arasında Amalthea isimli bir nemf (şu nymph’in Türkçesine alışamadım bir türlü) tarafından büyütülüyor.(Bazı kaynaklarda Amalthea’ya keçi tanrı ya da dişi keçi deniyor nemf yerine, hatta insanlar yaratıldıktan sonra gökyüzüne çıkıp oğlak burcu takımyıldızına dönüşüyormuş, tabii siz kuratalar insan değil mi diye soracaksınız ben de saçmalayacağım, o yüzden kapatıyorum bu mevzuu) Hesiod’un dediğine göre Kronos görmesin diye Nemf bebek Zeus’u (daha vurucu bir sahne olacaktı burası aslında, “O bebek tanrıların tanrısı olan Zeus olacaktı” gibi. Neyse idare edin artık.) dünya ile cennetin arasında bir yerde (ama ikisinde de olmayan) bir ipte sallandırıyor.

Tabii Kronos aç, ne zamandır çocuk yememiş, görmek istiyor yeni çocuğunu. Gaia’nın önerisiyle kundağın içine bir kaya koyan Rhea ,bunun Kronos’a götürüyor (Seni doğuracağıma taş doğursaymışım modu) Kronos, haliyle, çocuğun yüzüne gözüne bakmadan hemen yutuyor yine. (içime bir ağırlık çöktü modu- çok kötüyüm bugün ben:) Böylece iki anne çocuğu Kronos’un ellerinden kurtarmış oluyor şimdilik.

Zeus adadaki keçilerin sütüyle besleniyor. Ağlamaya başladığında Kuratalar şarkı söyletip dans ederek.( mızraklarını tunç kalkanlarına vurarak ) sesi Kronos’un duymasına engel oluyorlar. İşte böyle böyle Zeus büyüyüp genç bir adam oluyor.
Delikanlı demek daha doğru olur herhalde. Çünkü Kronos’a karşı iyice bilenmiş büyürken. İntikam ateşi ile yanıp tutuşuyor. Sonunda annesinin yardımıyla babasının karşısına çıkıyor. Kronosun karnına bir tekme atıp ilk önce o kayayı (ki daha sonra Omphalus adı verilen bu yumurta şeklindeki taş Delphi’deki tapınakta Zeus’un zaferinin simgesi olarak duruyormuş (Spolier verdim , pardon:)),daha sonra da kardeşlerini çıkartırmış babasına kusturarak. (Bir başka kaynakta burada Rhea kocasına zehirli bir içki vererek kusturuyor) Bu olaya Olimpus tanrılarının yeniden doğuşu deniyormuş. Hatta ilk yutulan Hestia en son çıktığı için ona “Hestia, İlk ve Son” deniyormuş.

Rhea Kronos’a gerçeği söyleyip kaderin Zeus’un onu devireceğini gördüğünü tekrar ediyor. “Çocuklarını yutup kardeşlerini Tartaros’a göndererek ektiğin tohumların meyvelerini biçiyorsun. Mantığın şu kaya kadar kör, yüreğin de onun kadar katı.” diyor bir de (dilin kaba, yüreğin taş 🙂 Kronos, tabii kaçın kurası, o iş öyle değil diyor hemen. Önce beni bir yensinler diğer titanlarla birlikte, sonra göreceğiz hanyayı konyayı (Hanya da Girit’te bir şehir zaten, iyi uydu buraya:)
Neyse, dediği de oluyor Titanlarla Kronos’un çocukları 10 yıl boyunca savaşıyorlar yenişemeden. (Bizim padişahlar tahta çıkana kadar kapalı kalınca oynatıyorlar hemen, bak bunlara, kaç sene adamın karnında, hiçbir şey olmamış valla) . Bir yanda Olimpus tanrıları denilen bu 6’lı ile titan’lara katılmayı reddeden İapetos’un (ve Klymene’nin) oğulları Prometheus ve Epimetheus, diğer yanda kalan titanlar (Rhea yoktur herhalde) ve çocuklarının (Atlas öne çıkıyor) olduğu bı savaşa Titanomakhia deniyor.


Şu ana kadar önemini kavradığımız Gaia burada da karşınıza çıkıyor. 10 yılın savaşın dengesini değiştirecek kritik bir bilgiyi veriyor Zeus’a. Ona Tartaros’da tutulan Kyklops ve Yüzkollulardan (Öbür ismi çok karışık, bulamam şimdi) söz ediyor. (Başka bir yerde içkiyi de tüyoyu da veren olarak Metis geçiyor hani şu yayınevi olan) O da Zeus ve erkek kardeşleri de Tartaros’a inerek amcalarını kurtarıp ikna ediyorlar beraber savaşmaya. Kyklopslar bu üç tanrıya birer armağan veriyor Zeus’a o elindeki şimşeği, Poseidon’a üç başlı mızrağını (trident), Harry Potter’a, pardon Hades’e de görünmezlik miğferini veriyorlar. Sonuçta taş atıp da kolları yorulmayan (tamam susuyorum artık:) yüz kollular, attıkları taşlarla savaşı Olympos tanrılarına kazandırıyorlar.

Yıkıcı bir savaş olmuş, Titanlar yerin, denizin en dip tabakasına sürülmüş. Tabii şöyle bir şey de var Kronos’u olmasa da bu çocuklardan bir çoğunu ileride tekrar göreceğiz. Mesela Helios bu savaşa katıldı mı katılmadı mı bilmiyorum ama birçok mitte geçiyor, işte bir kişi yazmamış ki herkes farklı şeyler yazıyor, aşağıda Afrodit’de göreceğimiz gibi. Neyse savaştan sonra en çok Atlas’a verilen ceza gözümüze sokuluyor, diğerleri (Kronos dahil) fazla konuşulmuyor tıpkı hayaları kesilmiş Uranos gibi. Atlas garibim, Titanların ekibindeki en güçlü adam, Zeus’u fazla sinirlendirmiş galiba, sonsuza kadar ayakta durup gökyüzünü (Homeros’a göreyse yeri göğü birbirinden ayıran direkleri) taşıma görevi veriliyor bu titan oğluna. Gerçi epey bir çocuğu olmuş Atlas’ın nasıl fırsat bulmuşsa.
Sıra geliyor ganimetin bölüşülmesine -üç erkek çocuk arasında tabii. Zeus aslan payını, gökyüzünü ve yeryüzünü alıyor hemen tanrıların lideri. Hades’le Poseidon birbirini sevmeyen kardeşler yazı tura atıyorlar; denizler Poseidon’a, ölülerin yer altı dünyası da Hades’e kalıyor.

Burada bir ara vererek üçüncü nesil de denilen Olympos tanrılarından söz edelim, uzattık bir şeklide madem. Yukarıda bahsettiğim 6 tanrıdan dördü ve çocuklarıyla birlikte titanlar gibi 12 Olymposlu var Olymposta yaşayan ve Yunan Panteonunun temellerini oluşturan. Yer altı Krallığının hükmeden Hades zaten Olympos’da yaşamıyor. Diğeri de tahminlerinizin aksine Poseidon değil. O ilk ve sonuncu tanrıçamız Hestia da feragat etmiş Olymposdaki yerinden.
Birinci Kuşak:


Zeus (Rm. Jüpiter) : Tanrıların Kralı, Olimpos Dağının yöneticisi. Göklerin, şimşeklerin ve gök gürültülerinin, kanun, düze ve adaletin tanrısı. Kardeşi Hera ile evli ama ölümlü/ölümsüz bir çok isimle ilişkisi ve bir çok çocuğu var. Elindeki şimşekten tanıyabilirsiniz kendisini. İşaretleri Arassında kartal, meşe ağacı, boğa, terazi ve asa da var.
Hera (Rm.Juno) : Zeus’un eşi ve kardeşi. Tanrıların kraliçesi. Tacından ve asasından tanıyabilirsiniz.Evliliğin, kadınların , doğumun ve ailenin tanrısı. Böyle olunca da genellikle Zeus’un sevgilileri ve çocuklarından aldığı intikam hikâyelerini görüyoruz mitolojide. Simgeleri tavus kuşu, guguk kuşu, inek ve nar.

Poseidon (Rm.Neptün): Denizler, fırtınalar depremler ve atlar tanrısı. Nereid (Deniz perisi, Okeanos’un kızlarından) Amphitrite ile evli. Bolca çocuğu var onun da meşru/gayrimeşru. Üç başlı mızrağından tanıyabilirsiniz. Simgeleri boğa, at,yunus.

Demeter (Rm.Ceres) : Hasat, Bereket, Tarım, Doğa ve Mevsimler Tanrıçası. Evli değil ama kardeşi Zeus ve Poseidon’dan çocukları var. Zeus’dan olan kızı Persephone ile birlikte anılıyor daha çok, mevsimlerin oluşmasına ilişkin bir mit de var, zamanı gelince anlatılacak:) Anadolu bereket tanrıçası Kibele ile de özdeşleştiriliyor. Ellerindeki buğday başağı ve fenerden (kızını aramak için tutuyor) tanıyabilirsiniz. Simgeleri haşhaş ve domuz.
Birinci Kuşak (Olimpos’da yaşamayanlar):


Hades (Rm.Plüton) : Ölülerin tanrısı, yeraltının kralı. İki sivri uçlu asası, miğferi ve üç başlı köpeği Kerberus’tan tanıyabilirsiniz. Demeter’in kızı Persephone ile evli. Simgeleri yılan, anahtar, selvi ağacı ve nergis.
Hestia (Rm.Vesta): Ev ve ailenin tanrıçası. Olympos’taki yerini Dionysus’a bırakıp insanlarla yaşamaya başlamış. Tanrıların en kibarı. Eşi çocuğu yok, ömür boyu bakire olma sözü almış Zeus’tan. Başını kapatan olgun bir kadın görünümü var. Simgeleri domuz, eşek ve evlerde yanan ocak ateşi.
İkinci Kuşak.:

Athena (Rm.Minerva) : Bilgeliğin, el sanatlarının , savunma ve stratejik savaşın tanrıçası. Zeus’un Yukarıda bahsettiğim Okeanid Metis’den doğan kızı. (Homeros tek başına Zeus’dan çıkmış diyor) Zeus doğum yapmadan önce Metis’i yutup gövdesinin içine alıyor. Ve daha sonra kafasından mavi gözlü Athena’yı çıkarıyor. Athena daha çok Pallas Athena diye adlandırılıyor mitolojide. Athena’nın simgeleri, baykuş ve Aegis kalkanı.

Apollo(n) (Rm.Apollo) : Müziğin, sanatın, güneşin, ateşin , şiirin , kehanetin, iyileşme ve hastalıkların , okçuluğun tanrısı. Ne buldularsa koymuşlar, zaten yunanlıların en sevdiği, en yunan bulduğu tanrılardan biri. Zeus ile Leto’nun (hatırlarsınız Titanlar Koios ve Phoibe’nin kızıydı) oğulları, Artemis’in ikizi. Evli değil ama çocukları var. Phoibos (parlak) Apollo deniyor çoğunlukla. Elindeki lirden, yaydan ya da başındaki defne dalından tanıyabilirsiniz. Sembolleri güneş, kuzgun, yunus, kurt,kuğu ve fare.

Artemis (Rm.Diana): Avın , bakireliğin, doğumun, okçuluğun, ayın vahşi doğanın ve tüm hayvanların tanrıçası. Zeus ile Leto’nun kızı, Apollo’nun ikizi. (Kardeşinden bir gün önce doğup Apollon’un doğumu sırasında annesine yardım etmiş, bu arada annesinin çektiği acıyı görüp evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiş:) Ok- yayından ve yanındaki geyiğinden tanıyabilirsisiniz Artemis’i. Ay, sadak avcı bıçakları ve selvi ağacı onun da simgeleri.

Ares (Rm.Mars) : Savaş, şiddet, katliam ve erkeksi erdemlerin tanrısı. Zeus ve Hera’nın öz be öz oğlu. Afrodit dışında seveni bulunmuyor fazla. Evli değil ama özellikle Afrodit’le ilişkisi var. Bolca çocuğu var diğer ilişkilerinden. Mızrağı, kalkanı ve miğferinden tanıyabilirsiniz kendisini. Yaban domuzu, köpek, akbaba ve yılan simgeleri.

Hephaistos (Rm.Vulkan): Demircilerin , marangozların , bilumum zanaatın, zanaatkarın, ateşin ve demir ocağının tanrısı. Zeus ve Hera’nı oğlu topal ve çirkin tanrıyı bir efsaneye göre Hera tek başına dünyaya getirmiş Zeus’un Athena’yı kafasından çıkarmasını kıskanınca. Hor görülüyor diğer tanrıların arasında genellikle. Afrodit’le evli ama farklı annelerden birkaç tane çocuğu var.(diğerlerine göre daha sadık ama:) Elindeki çekiç ve maşadan tanıyabilirsiniz kendisini. Sembolleri; ateş, balta, örs, eşek ve bıldırcın.

Afrodit (Rm.Venüs) : Herkesin bildiği aşk,zevk, tutku, üreme,bereket, güzellik ve arzu tanrıçası. Afrodit’i daha önce görmüştük (Uranus’un denize düşen erkekliğinden doğmuştu). Ama Homeros Zeus ile başka bir Okeonid olan Dionne’nin kızı oluğunu söylüyor güzellik tanrıçamızın. Hephaistos ile evli ama bolca farklı ilişkisi var (en göze çarpanı Ares’le) Güvercin ve mersin çiçeğinden tanıyabilirsiniz kendisini. Onun dışında, kuş, elma,arı, kuğu ve gül diğer simgeleri.

Hermes (Rm.Merkür) : Tanrıların habercisi, iletişim, ticaret, sınırlar, güzel konuşma, diplomasi, hırsızlar ve oyunlar tanrısı. Aynı zamanda ölü ruhların rehberi. Zeus ile başka bir nemf Maia’nın oğlu. Dionysus’dan sonraki en genç Olimposlu. Çok fazla ilişkisi ve çocuğu var. Kendisini kanatlı ayakkabılarından ve çift yılanlı Caduceus asasından (doktor işareti gibi) tanıyabilirsiniz. Simgeleri kaplumbağa, lir, horoz ve kanatlı kask.

Dionysos (Rm. Baküs) : Şarap, bitkiler, bereket, eğlence, tiyatro ve coşkunun tanrısı. Zeus’un ve Ölümlü teb prensesi Semele’nin oğulları. Buradaki tek ölümlü ebeveyni olan tanrı. Kendisi de yine ölümlü Girit prensesi Aredne ile evli, bolca çocuğu var, büyük bir kısmı eşinden. Elindeki çam kozalaklı asasından (Thyrsos), üzüm salkımında tanıyabilirsiniz. Simgeleri, sarmaşık, kadeh, kaplan,ğanter, leopar, yunus ve keçi.
Bu tanrıların her biri yunan mitolojinde/dininde büyük yer kaplıyor. Bazılarının (Dionysus ve Apollo gibi ) ayrı kültleri /tarikatları var farklı inanışlara/ritüellere sahip olan. Farklı bölgelerde farklı tanrılar için tapınaklar var. Ama en önemlisi (yani bizim en çok ilgilendiğimiz husus) çok farklı hikayeleri var hepsinin yukarıda bazı ipuçlarını verdiğim. Yani titanlardan sonra tanrılar mutluluk içinde Olimpos dağında yaşamışlar diyemiyorum, binlerce ayrı öykü var, insanlar gibi, şımarık , kıskanç , farklı karakterde hepsi.
Bu öykülere gireceğiz yavaş yavaş tabii, mitolojinin en zevkli yanı bu masallar. ama daha yaratılışlardayız hala. Neler öğrendik bugün genel olarak. İktidarı alanın o koltukan kalkmak bilmemesi belki, kadınların hep ikinci planda görülmesi ama en büyük devrimlerin kaynağının da onlar olması. Erkeklerin sadakatsizlikleri hoş görülürken, dişi tanrıların -çoğunlukla- bakire/iffetli ve kıskanç gösterilmeleri. Apollon gibi heybetli tanrıların herkes tarafından sevilmesi, Hephaistos gibilerin ise hor görülmesi. Aslında bu kalıplar günlük yunan hayatının (ve bin küsur yıl boyunca tüm toplumların) bir aynası. Tanrılarını da kendileri, kralları, yöneticileri gibi tasarlamış insanlar, kaba, gaddar ve kadın düşmanı. En eşitlikçi görünen Sparta’da bile kadınların görevi devlete asker yetiştirmek olmuş, Antik Yunan değil sadece, binlerce yıl boyunca hemen tüm toplumlarda kadınlara yapılan en gözde iltifat “erkek gibi kadın” olmuş. Ama bu başka bir yazının konusu belki. Sadece masalları ya da dinleri anlayabilmek için önce insanlara bakmak gerektiğini bilmek yeterli.

Dünyayı gördük, tanrıları gördük ya insanlar? Şimdilik burada keseyim çok sıkmamak adına. Önümüzdeki yazıda da oralara gireriz ve farklı hikayelerini anlatırız insanların başlangıcının. Daha diğerlerine kültürler de var hem, onları da fazla bunaltmadan kısa kısa, ama çok da üstünkörü olmayacak biçimde geçmeyi düşünüyorum benzerliklere göz atmak için. Neyse, fazla bekletmeden devamını getirebilirim umarım. Görüşmek üzere.
Mrh,
Aeneas, Ulysses vb kitapları okurken veya sanat eserlerini incelerken ara ara mitolojiyi okuyup hatırlamak gerekiyor Çok başarılı bir derleme olmuş Aradaki espriler gülümsetiyor ve okumayı daha keyifli hale getiriyor Ellerinize sağlık
BeğenLiked by 1 kişi
Çok sağolun, toparlamaya çalışıyorum yavaş yavaş, ama dağınık oluyor bir şekilde. Daha yeni başladım yine de. Umarım sonraki bölümler daha derli toplu olur.
BeğenBeğen