2666 – Roberto Bolano

2666, 2003 yılında kaybettiğimiz Şilili yazar Roberto Bolano’nu bir nevi “hayatını adadığı “ son romanı. 5 ayrı bölümden oluşan bu roman aynı zamanda beş kitap halinde de yayınlanabilirmiş. Hatta yazar ölmeden çocukların bıraktığı vasiyette “Akıllı olun beş kitap daha iyi para kazandırır”vari bir şeyler söylüyor, ama nankör çocuklar buna aldırmayarak önümüze yabancıların “doorstopper” dediği türden… Continue reading 2666 – Roberto Bolano

İskenderiye Dörtlüsü

Lawrence Durrell  ve İskenderiye Dörtlüsü.  Farklı insanlarla farklı zamanlarda okunması gerekiyor sanki. Bir de Avingnon Beşlisi var ama ben daha Fransa’ya uzanamadım Mısır’dan. Justine’e de 2066’ya başlamak için girmiştim zaten ama o da olmadı zaten daha. Neyse biz İskenderiye’deyiz şimdi ve başlıyoruz bu - puzzle gibi birbirini tamamlayan - quartet’a.  Evet, neymiş bu Justine, kimmiş… Continue reading İskenderiye Dörtlüsü

Bisikletçi Kumpası – Sevetislav Basara

Bisikletlere olan antipatim nedeniyle okumaya niyetlendiğim bu kitaba başlarken –daha önceki izlenimlerimden dolayı- Sırp yazar Svetislav Basara’nın bu romanını post-modern, absürd, ara sıra kafkaesk özellikler taşıyan bir edebiyat ve tarih parodisi olarak düşünmüştüm. Tam da o dönem – daha ilk bölümdeki Berbat Charles’ın hatıralarını okurken – şöyle bir mail aldım. Göndericisi belli olmayan (ve spam… Continue reading Bisikletçi Kumpası – Sevetislav Basara

1Q84 ve Haruki Murakami

İsminin kulağa hoş gelen tınısı dışında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça sevilen bir yazar Murakami. Modern zamanlarda (Post modern?) edebiyatın birinci dünyası denebilecek ülkeler dışında (kime göre /neye göre:) böyle bir popülerlik görmek mümkün değildi. Hele ki (halen) birçok yönden gerçekten uzak olan uzak doğudan. Peki Harukki Murakami’nin sırrı ne? Neden kitapları Amerika’dan… Continue reading 1Q84 ve Haruki Murakami

Kötülük Üzerine Bir Deneme

Madem Eagleton yapmış ben de yapacağım diye atlıyorum hemen. Benim ondan neyim eksik değil mi Oxford’da profesörlük seviyesinde birkaç dalda uzmanlık ya da birkaç kürsü, ukala ukala konuştuğu bir çok kitap ya da .. neyse yani Kenan Evren modunda ben de çizerim diyorum ve giriyorum ben de kötülüğe. “Edebiyat nasıl okunur?”muş, sana mı soracağım nasıl… Continue reading Kötülük Üzerine Bir Deneme

İşte İnsan – Michael Moorcock

Michael Moorcock fantastik  edebiyatın önemli isimlerinden birisi. Hatta Neil Gaiman, Brandon Sanderson, J.G.Ballard ya da R.A.Salvatore gibi bir çok ismin ilham kaynağı kendisi. Bir kaç bilimkurgu kitabı da var, mesela 1967’de en iyi uzun öykü (Novella) dalında Nebula ödülü kazanan “İşte İnsan”. Daha bir çok ödülü var, hayatının bir döneminde müzikle de uğraşmış, çok yönlü… Continue reading İşte İnsan – Michael Moorcock

Gecenin Sonuna Yolculuk – Celine

Yeraltı edebiyatı diye adlandırılan bir tür varsa eğer (ki yokmuş, aslen Transgresyonel Kurgu olan tür ülkemizde Ayrıntı Yayınevinin çıkardığı seriyle özdeşleşmiş selpakvari) “Gecenin Sonuna Yolculuk” anladığım kadarıyla bunun ilk örneklerinden biri.  1932’de Fransız okurunun karşısına çıktığında arada bazı bet sesler çıksa da, büyük bir kesim tarafından çığır açıcı olarak görülmüş ve aynı yıl ülkesinde Renaudot… Continue reading Gecenin Sonuna Yolculuk – Celine

Gizli Kusur – Thomas Pynchon

Thomas Pynchon’un Türkçeye çevrilen ikinci kitabı 2009 yılında yazdığı Gizli Kusur (Inherent Vice) oldu. 46 Numaralı Parçanın Nidası‘nda olduğu gibi yine Feride Evren Sezer’in çevirisiyle İthaki yayınlarından çıkan kitabın 2014 yılında Paul Thomas Anderson imzasıyla filmi de yapılmıştı. Yazarın şu ana kadar filme çekilen ilk kitabı bu. Ülkemizde ne yazık ki Thomas Pynchon ismini bilen… Continue reading Gizli Kusur – Thomas Pynchon

Kitap notları (Eski Notlar) – 1

David Eddings - Kehanetin Oyuncağı (Aslında Tüm Serileri) David Eddings'in Belgariad ve Mallarion serilerini okuyalı 20 yıl gibi oldu. Bu süre zarfında kitapları keyifli bir şeyler okumak isteyen herkese tavsiye ettim. Ellenium ve Tamuli serilerini de okursanız, yazarın (ya da yazarların, eşiyle birlikte yazdığını göz önüne alırsak) fazla tekrara düştüğü, hep birbirine benzeyen stereotip karakterler… Continue reading Kitap notları (Eski Notlar) – 1

Seçme Şiirler – Jacques Prevert

Şiir kitabı okumak, hatta böyle seçme şiirler okumak garip oluyor biraz. Kendi şiir geçmişimi anlatmıştım galiba başka bir yazıda. Ortaokul-lise türkçe/edebiyat dersleri dışında, ilk gençlikte Orhan Veli, biraz Nazım Hikmet ve tabii Cemal Süreya vardı bir parça da hayatımda. Hayat ilerledikçe başkalarını da tanıdım tabii, çoğu hitap etmedi bana ama. Çeviri şiir olayına ise hiç… Continue reading Seçme Şiirler – Jacques Prevert