Evet, Öğreten Adam Serisinin başka bir koluna daha hoş geldiniz. İnsan hikayeleri, büyüklere masallar ve insanların inandıkları masallar gibi başlıklardan sonra İnandığımız Masallar gibi pop bir isim tercih ettim Felsefe serisindeki hatayı tekrarlamamak için. Evet, birçoğunuzun henüz anlayamadığı gibi yine internette milyonlarca örneği bulunan ve büyük bir ihtimalle o sayfaların arasında kaybolacak bir konuya giriyorum bugün. Aslında çoğul olarak yapıp giriyoruz demem daha uygun olurdu internet standartlarına ama şu an için bir başınayım
İkinci paragrafa geldik ve söylemedim daha olayı değil mi? Bitirebilirim böyle saatlerce boş laflarla, ama bir şey öğretiyormuş gibi görünmem o zaman ve ters olur konsepte. İlk masallardan ya da ilk dinlerden bahsedeceğiz bu seride, yani otoritelerin mitoloji dedikleri şu şeylerden.
Eminim burayı okuyanlar arasında yine mi diye gözlerini devirenler çıkacaktır felsefede olduğu gibi. Ya da o daha yani başlamıştı bu nereden çıktı diyecekler. Ya da küfredecekler. Yok, o kadar olmaz herhalde, çünkü neresinden bakarsanız bakın masallar eğlenceli şeylerdir ve kimselere zarar vermezler. En azından eskide kalanlar için konuşuyorum.
Evet, çok dağınığım ve bu yazı periyotlarını belki uzatacak felsefe için. Ama bu da çok zevkli bir konu aslında. Kafa yormak zorunda da değilsiniz, ya da öyle karışık isimleri ezberlemek. Sadece oturup olan biteni dinleyeceksiniz:)
Peki ne katacak bu mitoloji olayı hayatınızda size? Cevaplayayım hemen, büyüdüğümüzde matematik ne işimize yarayacak diyen öğrenciye cevap veren cevval öğretmen edasıyla. Teoride hiçbir şey 🙂 Ama az bir şey okuyan, konuşan ya da izleyen biriyseniz (ki son dönemde had safhada arttı tanrılı film/diziler) hemen “Aaa, ben bunu saçmanın bağladıklarında görmüştüm” diyerek etrafınıza prim yapabileceksiniz. Es kaza biraz okuyan biriyseniz tanıdığınız hemen tüm önemli yazarların mitolojik göndermeler yaptığına şahit olup, uzun bir “Haaaaaaaaa” çekebileceksiniz. Çünkü nasıl biz normal hayatımızda “Zeki Müren de bizi görecek mi?”vari Vizontele/Cem Yılmaz göndermeleri yapıyorsak (ki bu da Yunan /Roma mitolojisi ayrımı gibi bir şey:) bizden önce yaşayan hemen herkes de mitoloji ile ilgili göndermeler yapmış ortamlarda sevilmek için.
Aslında biraz felsefi bir kazancı daha var mitolojinin, gerçi daha 5. dersimizi yeni bitirdik ama herhalde söyleyebilirim size bunu. Eskiden yaşayan insanların inançlarını öğrenerek, bir nevi kendi inançlarımızı da sorgulayabiliyoruz belki. Ya da onlarla alay ederek günah çıkarıyoruz gizlice. Sadece dinlerden bahsetmiyorum, inandığımız her şey şans, astroloji, belki bilim 🙂
Neyse bu kadar kafa karıştırmadan sonra klasik modda başlayalım : Nedir mitoloji. Ya da mitos bilimi felsefe derslerinden aklınızda kaldığı kadarıyla. Evet, bu da yunanca her şey gibi. Mitos yunanca “Mutos” kelimesinden geliyor ve hikaye demek. Mitler de hikayeler oluyor dolayısıyla. Yani bir bilim düşünün işi gücü var olan hikâyelerle uğraşmak ne kadar zevkli değil mi. Allah bilir kendilerine bilim insanı da diyorlardır bunlar.
Hemen her kültür başlangıçları ile ilgili ya da doğada gördükleri fenomenlerle ilgili hikâyeler yaratmış tarih boyunca, o zamanlar adları dinmiş bunların günümüzde kitap film ve benzeri yöntemlerle açıklamaya çalışıyoruz bilinmeyeni. Ama sonuçta hepsinin merakımızı tetikleyen bir hikâyesi var.
Birçok farklı kültürün birçok farklı (bazen de aynı) hikâyesi var mitoloji denilen. Hemen hepsine değinmeye çalışacağım elimden geldiği kadarıyla. Ama – yine- mitoloji denince akla ilk gelen kültürden Yunan kültüründen (ve devamı Romalılardan) başlayacağız önce. Neden Yunan konusunu zaten felsefede anlatmıştım uzunca, batı kendini onların devamı olarak gördüğü için (ve artık dünya ekonomi vb. sebeplerle tamamen batıya endeksli olduğu için) Yunan Panteonu (bir kültürün tanrılarının tamamı- ülkelerin milli takım kadroları gibi düşünebilirsiniz-tabi tek tanrılı dinlerde bu ben tek siz hepiniz’e geliyor herhalde:) şu ana kadar dünyada en çok bilinen topluluk. Hepimiz hayatımızın bir yerinde Afrodit, Adonis vb. isimler kullanmışızdır herhalde .
Ama Yunan Mitolojisinin daha öne çıkmasının, en azından ilk olarak ondan başlamamızın bir sebebi var. Diğerlerinden çok daha zevkli. Havasından suyundan da olabilir tabii Egenin ama daha çok çevreyle etkileşiminden gerçekten insani duygularla eğlenceli ve bağlayıcı bir şeyler çıkmış Yunan ve Romalı (Roman yazacaktım az daha) yazarlardan ve diğerlerinden çok daha ayrıntılı bugüne kalanlar. Yani evet, tarih Sümer’le başladı ama biz Yunan mitolojisi ile başlayacağız bu seriye, tabii arada başka girdiler olmayacak değil bu. Sonuçta Yunan, Babil, Roma, Mısır, Sümer, Anadolu hatta Hint mitolojileri bile birbirlerinin içine girmiş bir şekilde. Ama neden hala Türk mitolojisini en öne almıyorsun diyen varsa da Shakespeare’le Mevlana’yı karşılaştırabilir belki popülerlik açısından. (En önemli kriter:)
Evet yazarlar dedim, bu dinlerin haliyle öyle kutsal kitapları yok, özellikle Yunanlıların. Homeros başta olmak üzere dönem dönem birçok yazar, bazıları duydukları söylentileri bazıları kendi uydurduklarını yazarak yaratmış bu mitolojileri. En azından bize kadar gelen kısmı. Yani aslında mitolojiler insanlığın kendisi kadar eski olsa da bizim bildiğimiz kısmı sadece yazının icadından sonra bize ulaştırılanlar.
Yazarlar demişken Edith Hamilton’un mitoloji kitabının başlangıcında bir şey diyordu kendisi. “Homeros’la Hesiod ya da Ovid bir değil. Hesiod inançlı, basit hatta çocuksu bir yazar, Ovid ise kendine güvenen, septik ve yapay birisi. Bunların yazdıkları arasında Kral Lear ve Sinderella kadar büyük bir fark var. Ben, en azından böyle bir kitapta yazılanlara sadık kalıp yazarların kendilerini de yansıtmak zorundayım. “ Açıkçası benim böyle bir kaygım yok, ama en azından, bulabilirsem tabii, bölümler arasında yazılanları nerelerde nasıl bulabileceklerini de eklemeyi düşünüyorum. Tabii Türkçe en temel kaynağı bize kavuşturan Azra Erhat’ı da burada saygıyla anmak gerekir herhalde.
Peki başka bir soru, ben bu işe yeterince vakıf mıyım ? Felsefede olduğu gibi bunda da hayır elbette. Ne bu konu ile ilgili bir ders aldım yüksek öğrenimde, ne onlarca kitap okudum şu ana kadar (En fazla 2-3) Ama şöyle bir şey var. Benim tek yapmak istediğim size zaten yüzyıllardır anlatılan hikayeleri tekrar anlatmak. Onun da biraz çalışmayla atla deve bir şey olduğunu sanmıyorum . Elbette çok daha iyi siteler ve bloglar mevcut konuyla ilgili (Mesela benim de takip ettiğim Resmin Müziği var.) Ama buradaki konseptin (ve benim olayımın) daha farklı olduğunu düşünüyorum açıkçası. Yoksa birbirinin aynısı yüzlerce şey anlatmanın fazla bir –esprisi olmaz gerçekten de. Peki, sadece eskiden okuduğun şeylerle nasıl yapacaksın bu kadar işi diyenler için elimde Türkçe ve İngilizce bolca kaynak ve tabi ki Wikipedia olduğunu söylemekten gurur duyuyorum:) Üstelik youtuber fazla yok bu alanda felsefe gibi– yazılı olarak daha iyi anlatılıyor demek ki mitoloji. Ya da bu konuya yatkın fazla boşta ve eli, yüzü, diksiyonu düzgün adam yok:)
Tabii ne olursa olsun her şey elimizdeki bilgilerle doğru orantılı Afrika mitolojisi hakkında fazla bir şey bulacağımızı sanmıyorum mesela. Ya da Dionysos Kültü de zor bir konu, girer miyiz bilmiyorum şarabı sevsem de. Ve elbette yakın dönem mitolojisi – mesela şeytan kültü – gibi konulara hiç girmeyeceğim Aleister Crowley’i fazla yabana atmasam da:) Başka. Günümüz dinleri ne yazık ki bu serinin de konusu değil. Yani kısaca tematik şeylere girmeyeceğim hiç . Sadece başlıkta yazıldığı gibi bir zamanlar insanların inandığı öyküleri tekrar anlatacağım burada.
Evet önümüzdeki bölümde yaratılış ve altın çağ ile başlayacağız Yunan mitolojisinde. Şu Titanların dönemi, filmde gördüğünüz savaş henüz başlamamış. Tabii yuvarlak konuşuyorum, konunun uzunluğu kısalığına göre başka şeylere de girebilirim. O yüzden bir şekilde alakanız varsa, -yok aslında alakanız varsa biliyorsunuzdur zaten, ama öyle de olsa okumak isteyebilirsiniz bir şekilde, kalsın bu- ya da bu koskoca hikâyeler yumağını öğrenmek istiyorsanız ya da sadece zevkli bir şeyler (tanrıların didişmesi, kahramanların maceraları, kurnaz periler vb.) dinlemek istiyorsanız burada olun. Ben bir şekilde haberdar ederim sizi. Görüşmek üzere.