Taksimetreyi kapattı. Tüm karanlığıyla gece serilmişti önüne. Gece yaratıkları diye düşündü. Ner…abi 20 liram var sadece olur mu? Olur muydu hiç, en az 60 yazardı orası. Maliyeti kurtarmaz koçum dedi üniversiteliye benzeyen çocuğa. Süklüm püklüm indi arabadan Hayri. Ulan öğrenciyiz görüyorsun kabul etsen ne olur sanki, bir kere olsun yetişebilseydi şu son otobüse. Böyle giderse yetiremeyecekti parasını ay sonuna. Sevim’i o konsere götürmek hayaldi zaten.Ne yapacaktı peki şimdi? Çok karanlıktı bu gece, yıldız yoktu. Zaten son zamanlarda hiç görmüyordu yıldızları. Gece doğanlar… korna sesiyle toparlandı, taksi hala oradaydı. Gitti, camdan içeri baktı. Buyur abi. Adamın gözleri kararmıştı sanki, tırstı biraz ama belli etmedi. Gel koçum bu kez benden olsun dedi sıska çocuğa Hamit. Biraz önce niye kovmuştu, şimdi niye alıyordu bilmiyordu. Belki bu tekinsiz yerde bırakmak istemiyordu onu, gecenin ne getireceği belli olmazdı. Zıplaya zıplaya bindi arabaya Hayri. Aç dedi şoför torpidoyu. Açtı bir anlam vermeden hızlıca. Çıkar dedi şimdi de. Neyi diye soracak oldu, yüzüne bakmaya çalıştı. Ama kaçırdı hemen gözlerini, ürpertici bir şeyler vardı. Parlayan bir şey vardı gözde. Çıkardı. Gümüş rengi eski bir çerçeve, hafif kararmış. Siyah beyaz bir çocuk vardı içinde, üstü siyah altı beyaz. Bak sesi geldi şimdi de dikkatli bak.
Dikkatlice baktı Hasan Komiser kanlı çerçeveye, siyah beyaz anlamsız bir çocuk resmi. Kimdi acaba? 20-30 yıllık bir şeydi en az.Hiç bir şey anlamadı. Oldukça pis bir durumdu. Hiç bir yerin ortasında bir taksi ve içinde üç ceset. Tutku cinayeti demişti Harun Amir. Zaten içinde kadın olan her şeye öyle derdi. Sevilay ama farklı düşünüyordu. Kendi penceresinden bakmayı severdi olaylara, sevimli kızdı hem. Girdi içeri, Harun amir seni çağırıyor. Put gibi duruyordu elinde fotoğrafla. O ne düşünüyordu acaba olay hakkında, Harun Amir kendisinin düşüncelerine fazla önem vermezdi. Türkiye’de kadın olmak , Emniyet’de kadın olmak, Cinayet’de kadın olmak, hepsi aynı yere çıkıyordu zaten. Son yılarda televizyondaki bütün dizilerde birer tane göstermelik kadın eşantiyon olunca, Emniyet Genel Müdürü de kendisi gibi bir kaç arkadaşını hızla terfi ettirip dağıtmıştı şubelere. Hatta Sevtap Komiseri koordinasyon şubenin başına geçirmişti. En albenisi olan oydu, kafası en az çalışan da. Ama işte her şeyde olduğu gibi Hasan’ın fikirlerine daha çok değer veriliyordu burada da. Ne düşünüyorsun dedi adama. Bilmiyorum, belki de haklıdır amir. Sanmıyorum dedi kız. Seviyordu bu çıkışlarını, ona göre olay bu kadar basit olamazdı, her şeyde Okham’a güvenmemek gerekiyordu. (Okham’ı da o öğretmişti Hasan’a, neyse ki diğerlerinin yanında böyle entel dantel kelimeler etmiyordu) Ama kendisinin de mantıklı bir açıklaması yoktu henüz, sadece bir önsezi , yani kişiler çok farklıydı gerçekten. Ama her şeyden bir tutku suçu da çıkabiliyordu. Sevilay’ın önsezileri de şu ana kadar fazla başarılı olamamıştı zaten. Resimdeki kim sence, diye sordu kız.
Küçüklüğüm, beğendin mi? Anlamadı Hayri. Şimdi bu adam kendisine , bu saçma çerçevede çocukluk fotoğrafını mı gösteriyordu? Şimdi bu adam torpido gözünde bu nuh nebiden kalma çerçevede kendi çocukluğunu mu saklıyordu? Ve bana gösteriyor şimdi. Manyak mı? Gü…Güzel dedi titreyerek çocuk. Beğenmemişti galiba. Hâlbuki her gören beğenirdi benim o resmimi. Hayat nasıl değiştirdi beni, ama bir zamanlar o tatlı çocuktum ben. Kendisi bir şeye benzese bari, nankör piç. Nereye gideceğiz Pendik’te? Kızdı galiba, yavşamam lazım acilen. Abi çok sevimliymişsin o zamanlar. Kaç yaşındaymışsın o zaman. Uyy, bak nasıl çatık kaşları. Tamam, sesiyle irkildi yeniden, bırak şu resmi. Fotoğraf, abi. Ne? İnanamıyordu kendine, resim değil fotoğraf o abi aslında. Ama tamam sen resim de, abi Gonca Sokağın orada benim ev, sen git ben tarif ederim sana. Terbiyesiz çocuk, yaptık bir insaniyet, bozma moralini Hamit. Orada kalsaydı, kimbilir… Neyse açalım radyoyu. Gecenin birinde sokaklar Sarhoş Olunca ile yankılanmaya başladı. Sigara içiyor musun? Neyse, yumuşadı adam, pariement , midemi bulandırıyor ama almazsam ayıp olur şimdi. Tabii abi, sağ olasın. Evli misin abi? Yollar, karanlık ve boş, yollar uzuyor önümde cehenneme gider gibi, yalnızlıklar büyüyor, insan küçülüyor, evli misin abi? Selma, döndün mü? Ha, Sana ne amına koyim, iç sigaranı otur oturduğun yerde , tohumuna para mı saydım senin.? Ulan Kadıköy-Pendik yolunda trip yaşıyoruz biz de , manyak mıyım?
Ulan tohumunuza para mı saydım sizin? Kapıyı tekmeledi çaycının arkasından. Çok sinirliydi bu gece. Bu saatte normal. Oturdular şişman, badem bıyıklı adamın karşısına. Ne buldunuz. Amirim diye söze girmeye çalıştı Sevilay. Hasan dedi, sertçe amir. Hasan başı öne eğik, araştırıyoruz hala amirim diye kekeledi. Tutku olabilir diye düşünüyoruz. Alışamamıştı daha bıyığına, burnunu, altını kaşıdı. Sonra kızı görüp somurtarak çeki düzen verdi kendine. Adları neymiş maktullerin diye sordu kıza.
Hayri abi, dedi ne yapacağını bilemeden. Sağı solu belli olmuyordu ki. Ama olsun orada mı kalacaktı. Gece zordu, gece tehlikeliydi onlar geldiğinden beri. Firuze’ye dönmüştü sokak. Seviyordu en azından bunu. Benim de Hamit, dedi adam. Gel seninle bir oyun oynayalım Hayri. Gitgide batıyordu bokun içine, ne oyunu amına koyimm. Ta-tabii abi. Hemen cevap vereceksin bana ama. Bozuşuruz sonra ama. Ben soracağım sen de A’dan H harfine kadar bir cevap vereceksin. Manyaktı kesin bu adam. Olur abi, ama yola dikkat etsen. Boş zaten yollar boş ver, ben bakıyorum hem. Bir isim söyle. Hamit abi. Hahahah, peki kolaydı bu. Bir meslek. Hadi hemen, siktir, Gül satıcısı abi.
Peki arka koltukta bulduğunuz o gül yaprakları neymiş öğrenebildiniz mi? Amirim işte tutku ya, yani hediye olabilir diye. Bir şey yok diyorsun yani Hasan. Amirim, ince ses kızdırmıştı yine adamı, ama bu kez tuttu kendini. Ne var Sevilay? Şimdi kimlikler, ikametgahlar filan hep ayrı, bu arkadaki kız, oğlan, şoför filan birbirlerini tanımıyor olmaları lazım. Ben şeylerden de şüpheleniyorum, hani gecenin… Ya, saçmalama kızım, bıktım senin bu hayal gücünden, ne alakası var. Belki de orospudur kız.
Orrrrspu Çoc…Fren sesi sokaktaki tüm kedileri dağıttı. Arabanın önünde kırmızı burnu , nerden bulduğu belli olmayan bir röpdöşambır ve şapkasıyla çizgi romanlardan fırlamış bir ayyaş küfür edip duruyordu. Şu yanındakini versene dedi adam. Siktir, neye bulaştık, ya onlardansa. Neyi abi? Bıçak var işte koltuğun dibinde. Elini attı, kocaman bir ekmek bıçağı. Abi boşver , çeker gider birazdan. Ver ulan. Hemen uzattı. Kapıyı açtı, evsiz adamın üzerine doğru yürümeye başladı. Şu amına koduğuma bak, ezecekti orostaponos beni, şimdi de artistik peşinde. Bi de pıçak elinde. Piç herif, arabanla ezemedin pıçaklayacak mısın? Önünü açtı yırtarak, sok amına koyim pıçağını, kurtulurum en azından Senden de Selma’dan da. Selma… durdu Hamit. Sen nereden tanıyorsun diyecek oldu. ama anlamıyordu müptezel, küfredip duruyordu, iteledi adamı , yere yuvarlandı. Taksiye geri döndü. Bıçağı verdi oğlana. İyi yaptın abi, gerek yoktu böyle ibneler için. Torpidoyu aç dedi oğlana, açtı . Biraz arkalarda bir şişe olması lazım. Sorgulamadan arkadaki cep kanyağını bulup adama verdi Hayri. Sonra da uzattığı sigarayı aldı tekrar. Efkar di mi abi, umarım Selma abla çok yakmamıştır canını.
Selma Lagerlöf geldi Seviley’ın aklına, söylemedi tabii. Selma Laçin , 24 yaşında, bekar , bir çiçekçide çalışıyormuş. Bak işte diye atladı Harun Amir, güllerin kaynağını bulduk işte. Kesim aşk var burada, tutku işte. İyi ama amirim gece yarısı ne gülü, ne çiçekçisi diye üsteledi Sevilay Hasan’ın endişeli akışlarına rağmen. Çok seviyor dayak yemeyi, otur oturduğun yerde işte. Basmıyor mu kafan kızım? Çocuk bu kıza aşık . Çiçek almış akşam da beraber taksiye binmişler , taksici de yaşına başına bakmadan sarkmış kıza arbede çıkınca da bıçaklamışlar bir şekilde birbirlerini. Cinayet silahında parmak izleri yok muydu? Evet amirim diye atladı Hasan. Şoför ile gencin vardı ikisinin de. İkisi de alkollü zaten. Çözdük işte olayı hemen, alkol bütün kötülüklerin babası, yazın raporları, kapatalım. Hasan kalacak gibi oldu, Sevilay bakıyordu ama hala, ama amirim peki nasıl?
Nasıl olduğu önemli mi, bıraktı gitti işte Hayri kardeş. Gidiyorlardı hala, az kalmıştı. neyse yakında bitecek diye düşündü Hayri, acımaya da başlamıştı biraz. Ama koskoca adamın böyle dağılacağını da tahmin etmemişti hiç. Kazasız belasız gitseydi artık evine. Öyle abi, kadınlar böyle hep en iyisi düşman başına. Sevim bir duysaydı bu söylediklerini bırakırdı hemen kendisini. Ben seviyorum ama koçum dedi Hamit, doluydu çapaklı gözleri. Leş gibi kanyak kokuyordu arabanın içi. İçer misin, uzattı şişeyi. battı balık yan gider. Olur abi. Bir yudum aldı, içi yandı, yüzünü buruşturdu. Güldü adam , senin var mı peki? Seviyorum ben de işte abi. Gül satıcısı ha, hahahaha, şapşallığından anlamıştım zaten . Öyle meslek mi olur. Güldü Hayri de, Sevim görse ne derdi acaba?
Amirim , şimdi geniş açıdan görmeye çalışalım olayı. Kanyak şişesinde iki maktülün de parmak izi var yine. Beraber içmişler, tanıyorlar birbirlerini. Ama şu Söğütlüçeşmenin oradaki mobeseye baktığımızda bu gencin – Hayri Yılmaz- taksiye bir iki denemeden sonra oradan bindiğini görebiliyoruz. O sırada takside bu Selma denilen kadın yok , yani mantıken birbirini tanımıyor bu ikili, şu anda arkadaşlar tüm bölgeyi tarıyorlar, ama arızalı kamera sayısı çok. Bir tek Kartal sahil yolunda taksinin u dönüşü yaptığını tespit edebildik. Tam anlaşılamıyor ama gene iki kişi vardı galiba takside. Ya ne alakası var diye sinirlendi Harun. Bugün haddinden fazla konuşturmuştu bu deli kızı. Farklı yerden de binebilir sevgililer, o kadar konuşuyorsun ama boş konuşuyorsun. Sabaha kadar başka bir şey bulabilirseniz dinlerim. Yoksa olay dediğim gibi kapanacak.
“Evet Hamit abi kadının imi Selma’ymış. Hasbi teyit etti.” Diyafondan gelen ses gecenin karanlığında yavaş yavaş kaybolurken Hayri korkuyla şoföre bakıyordu. Tüm dünya üç dakikadır hareketsizdi. Selma isminde bir kadının Hamit’i aradığı haberini aldıklarından beri. Bulamayınca lunaparkta olduğunu söyleyip ayrılmış duraktan kadın. Lunapark, hangi lunapark. Bostancı mı acaba? Ani bir U dönüşü, bir şey diyemedi Hayri. Bindik bir alamete, gidiyoruz…
Lunapark’ta amirim , Sevilay kapıyı çalmadan içeri daldı. Harun amir üstünü düzeltmeye çalıştı. Kaç kere söyledim, diye bağırmaya başlarken devam etti Sevilay gözlerini yukarıda tutmaya çalışıp. Bostancı Lunaparkındaki kameralarda tespit etmişler arabayı amirim. Kız oradan binmiş. Tamam, defol şimdi. Araştırın ne yapacaksınız işte, her şeye böyle tepki verilir mi ya kızım. Ama görmek istersiniz diye aldırdık görüntüleri komserim, diye devam etti Sevilay. Ne yapacağım ben görüntüleri, diye tersledi kızı yine Harun. Sabaha kadar vaktiniz var demiştim. O gece manyaklarını bulaştırmayın bu işe. Çık dışarı artık.
Saat ikiye gelmişti, lunapark çoktan kapanmıştı, her yer karanlıktı. Hayri ümidini kesmişti artık eve gitmekten. Gözü dönmüştü bir kere adamın. Kadını bulmadan ayrılmayacaktı buradan. Geldik kardeşim dedi Hamit, 2 yıl sonra ilk defa göreceğim, senin şansın hep bunlar. Sen de benimle geleceksin. Bıçağı aldı, atladı arabadan, Hayri’ye doğru baktı. Çocuk korkarak indi arabadan, ağır adımlarla lunaparkın kapısına doğru yürümeye başladılar. Bu saate burada ne işi vardı Selma’nın? İkisi de düşünüyordu bunu ama ikisi de cesaret edemiyordu söylemeye.5-10 dakika yürüdükten sonra dönmedolabın altında beyaz elbiseli birisini gördüler. Hamit Selma diye bağırarak koşmaya başladı.
Dur şimdi , dedi Hasan komiser o zaman bu kız isteyerek binmiyor taksiye. Bu adamlar karga tulumba götürüyorlar kızı görüntülere göre. O zaman bu kadına şiddet aslında. Ama adamlar da ölmüş. Çok karıştı her şey. Evet açıklamaya çalıştım Harun amire ama çok kızmıştı bana. Biliyorsun huyunu adamın , niye gidiyorsun ki burnunun dikine? Ee, sonra? Sevilay’ın yüzü karardı aniden. Sonrası meçhul. Sadece dağ başında taksi ve cesetler, arbede çıkmış büyük bir ihtimalle. Ya da anlaşmazlık yaşamışlar kızı öldürdükten sonra. Adli tıp tecavüz için bakacak daha sabaha. Ama galiba yine haklı Harun amir bir şekilde. Anladın mı artık , her şey tutkuya bağlanıyor burada, bizim insanımız baka bir şeyden anlamaz öyle. Ama gece?
Abi niye vurdun ki yengeye durup dururken. Ne yengesi oğlum, Hamit de şaşkındı. Ben bu kadını hiç tanımıyorum ki, götürelim arabaya bir. Şu dökülen çiçekleri de topla bir gecenin yaratıkları gelmeden..
Dur artık,kes,kafam allak bullak oldu. Bu nasıl senaryo. iki saattir giremedin konuya bir türlü. Selma kim, bu gecenin yaratıkları ne saatlerdir konuşuyorsun anlatmıyorsun hiç bir şey. nasıl ölecek bunlar? Ne saçma bir hikaye bu ya. Alay mı ediyorsun benimle? Yok abi, dedi Hakan, yani aslında kafamda başka bir şey daha var ama bunu uzatıp dizi yaparsak kullanacaktım. Hem belki Sağlık Bakanlığından destek de alabilirdik. Durakladı biraz, karşısındaki yapımcıya baktı. Şimdi bu aşı olmayanlar var ya, toplumdan dışlanacaklar bir şekilde. Sonra iki yıl sonra bir tarikat kurmuşlar bunlar gecenin çocukları diye, insanlara saldırıyorlar bir şekilde. Yani aynı zamanda kamu spotuyla bilinçlendiriyoruz toplumu, ama giremedim daha. Beklersen anlatmamı… Daha ne uzatacaksın manyak herif, kim seyreder bunu, hem nasıl bağlayacaksın sonunu. Nasıl ölmüş bunlar.Ben de bilmiyorum Hakkı abi , onu daha düşünmedim de zaten, uzatırsak illa bir şekilde toparlarım. Yeter ki sen tamam de. Hatta polisiye diziye bile dönüştürürüz Behat Ç gibi, ya da … Git Hakan. Başka bir şey söylemiyorum sana. Gece gece kafamı siktin. Yarın da gelme. Hatta bir daha hiç gelme sen. Ama abi, iyi konsept aslında gecenin çocukları. Siktir git, vuracam yoksa. Tamam abi, yarın görüşürüz salim kafayla. Hem başka bir projem daha var, Van gölünde uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili. Defooooool, git. Manyak.